Av. Mustafa ÖZKURT
Ülkemiz 17 Ağustos 1999 tarihinde her kes uykuda iken gece saat 03.02’de Kocaeli/Gölcük merkezli Richter ölçeğine göre 7,6 Mw bir depremle sarsıldı. Sanayimizin önemli kısmını bünyesinde barındıran bir bölge olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmesi can kayıplarının yanında ülke ekonomisine de büyük zararlar vermişti. Resmi kaynaklar can kaybının 17.480 ölü, yaralı sayınının 23.781 olduğunu açıklamasına karşılık, gayri resmi kaynaklara göre 65.000’den fazla ölü, 100.000’den fazla yaralı olduğunu belirtmektedirler. Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle büyük bir felaketle karşılaştı. Bu felaketin hemen ardından ilgili bakanlıklar kolları sıvayarak yaptıkları çalışmalar sonucunda 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun çalışmalarına başladılar. Sonuçta bu kanun tasarısı 29.06.2001 yılında kabul edilerek 13.07.2001 tarih ve 24461 Sayılı resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe girdi. Kanunun genel gerekçesine bakıldığında 06.02.2023 felaketinin neden başımıza geldiğini çok daha iyi anlayacağız. Kanunun Gerekçesinde “ Yeryüzünün en aktif deprem kuşaklarından birisinin içerisinde bulunan, topraklarının % 96’sı farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip olan ve nüfusunun % 98’i bu bölgelerde yaşayan ülkemizde, uzun yıllardır yürürlükte olan imar ve afetler mevzuatındaki çeşitli hükümlere rağmen uygulamada etkili bir yapı denetiminin sağlanamadığı açık bir gerçektir.” Denilmektedir. Bu tespitler fen ve akla tamamen uymaktadır. Gerekçenin devamında ise daha önemli tespitleri görüyoruz. “Ülkemizde son 20 yıl içerisinde meydana gelen depremlerden sonra bu durumun olumsuz sonuçları açıklıkla görülmüş olmasına karşın, bugüne kadar yapı denetimi konusunda olumlu bir gelişme sağlanamamış, aksine hızlı nüfus artışı ve göçler, denetimsiz şehirleşme ve sanayileşme, yoğun kaçak yapılaşma ve sık sık başvurulan imar afları ülkemizdeki deprem ve diğer afet risklerini her geçen gün daha da artırmıştır.” Bu tespitleri bizi idare etme yetkisine sahip olanlarca belirlemiştir. 17 Ağustos 1999 tarihlerinde yaşanan depremler sonrasında ise sanki bilinerek istenerek hatalara devam edildi. Bundan ders çıkartılmadı. 06 ŞUBAT 2023 tarihinde yaşanan Güneydoğu Anadolu Depremi, Yapı Denetim Kanunu’nun Genel Gerekçesine bakıldığında kayıplarımızın bu denli artmasının sebeplerinin başında siyasi çıkar, adam kayırma, rüşvet ve yolsuzlukların iç içe olduğu görülmektedir. Büyük ölçekli can ve mal kaybına sebep olan 10 ili kapsayan Güneydoğu Anadolu Depreminin beklenen ve kaçınılmaz olduğu bilinmesine rağmen müteahhidinden, idarecilere kadar kişilerin buna elbirliğiyle katkısı olmuştur. 1999 depremi sonrası geçici olarak konulan Deprem Vergisi kalıcı hale getirildi. Bu paralar ayrı bir fonda toplanıp, amacına uygun kullanılması gerekirken bu yapıldı. Bir ülkede kanunların olması o ülkenin iyi yönetilen hukuk devleti olduğunu göstermez. Hukuk devletinde kanunlar esnetilmez, ekseninden saptırılmaz ve yetkililer tarafından eksiksiz uygulanır. Temennimiz bundan böyle ders çıkarılmayan Marmara Depremi sonrası yapılan ihmaller, Güneydoğu Anadolu depremi sonrasında İnşallah uygulanmaz.
Güneydoğu Anadolu depreminde mal ve can kayıplarının birinci derecede sorumlusu görevini yapmayan Yapı Denetim Şirketleridir. İkinci sırada Belediye ve ilgili Bakan ve personeli, müteahhitlerin sorumluluğu ise üçüncü sırada yer almaktadır. Yıkılan yapılar için soruşturmalar açılmaktadır. Korkumuz o dur ki Marmara Depreminde olduğu gibi bir “Veli Göçer” bulup, onu günah keçisi yapmazlar. Başta Yapı Denetim personeli ile Belediye görevlileri aklanmaya çalışılmaz. Onların asli sorumluluklarının üstüne gidilir. Şimdilik acıların daha taze olduğu bu günlerde yazımı böyle bitirmeyi yeğledim. Selam ve dua ile kalın.
Avukat Mustafa ÖZKURT 14 Şubat 2023