Aydınlar Ocakları 48. Büyük Şurası, 12-14 Nisan 2019‘da Antalya’da Antalya Aydınlar Ocağının ev sahipliğinde yapılmıştır.
48. Büyük Şuramız, Büyük Önder Atatürk’ün, Türk Milleti’nin geleceğini tehlikede görerek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıp Milli Mücadele’nin meşalesini yaktığı, Kuvva-yı Milliye ruhunu ateşlediği ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma yolunda ilk adımı attığı tarihi dönüm noktasının 100. Yıldönümünde gerçekleştirilmiştir.
48. Büyük Şuramız, Türkiye’nin çeşitli iç ve dış sorunlar, özellikle önemli ekonomik kriz ortamında genel seçim atmosferinde yapılan 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında gerçekleştirilmiştir.
Türkiye şu anda siyasilerin öfkeli dili nedeniyle milli birliğinin zedelendiği, fabrikaların özelleştirme adı altında yabancılaştırıldığı, tarım ve hayvancılığın tükenme noktasına geldiği, işsizliğin ve yoksullaşmanın arttığı, enflasyon, faiz ve borçlanma kıskacında ekonomik krizin derinleştiği; bunlardan daha vahim olarak Ege’den Karadeniz’e, Doğu Akdeniz’den Suriye sınırına kadar sözde müttefik devlet tarafından kuşatıldığı bir ülke durumdadır. Türkiye Cumhuriyeti 100. Yıl sonra bugünde uluslararası tuzaklar sonucu bekasını kaybetme tehdidi ve tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktır.
İşte bu ortamda gerçekleştirilen 48. Büyük Şuramızda ele alınan konular ve çözüm önerileri aşağıda belirtilmiştir.
EKONOMİ :
- Türkiye büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunmaktadır. Üretmeden tüketmeye, kazanmadan harcamaya, ihraç etmeden ithalata zorlayıcı ekonomik ortam değişmelidir. Güçlü ülkeler, çok uluslu şirketler yanlış politikalarla desteklenmemelidir.
- Türkiye’nin 500 milyar dolara dayanan dış borcunun geri ödenebilmesi ve cari açık nedeni ile dış piyasalardan borç alınabilmesi için siyasette, hukukta, devlet yönetiminde güven arttırıcı tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir.
- Geçmişte Türkiye tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken bugün tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiştir. Yabancı ülkelerin çiftçilerini ithalat yolu ile desteklemek yerine kendi üreticimizi desteklemeliyiz. Bu konuda kurulan kooperatifler güçlendirilmeli, tarım alanlarına ve mezralara inşaat yaptırılmamalıdır. Türkiye’ye adeta zorla kabul ettirilen ve tarımı perişan eden tohum politikası ve GDO’lu ürünler saltanatına son verilmelidir. Genetiği ile oynanmış ithal gıda maddelerinin ülkeye girişi önlenmelidir, milli tohum politikasına dönülmelidir.
SAĞLIK :
- Yeterli sayıda öğretim üyesi bulunmadan çok sayıda Tıp ve Eczacılık Fakültesi açılması, tıp eğitiminde kaliteyi düşürmüştür.
- Son yıllarda açılan Şehir Hastaneleri’nin maliyeti çok yüksek olup kamuya aşırı yük getirmekte, buralardan daha çok yabancı sermaye faydalanmaktadır. Kapatılan hastanelerin donanım ve tıbbi ekipmanlarının bu hastanelerde kullanılmaması büyük bir israftır. Bu hastanelerin şehir dışlarına kurulmuş olması hastalar için hem ulaşım, hem de tedavi yönünden sıkıntılar yaratmaktadır.
- Sağlıkta, özellikle ilaçta ve aşıda dışa bağımlılık yerli ve milli ilaç sanayisinin takviyesiyle geliştirilmeli, yerli üretim teşvik edilmelidir.
- Yaygın eğitim ve medya yoluyla toplumumuzun beslenme yanlışları ortaya konmalı, Türk Milleti gıda yoluyla sürekli zehirlenme tehdidinden uzaklaştırılmalıdır.
AİLE:
- Türk toplumunun temeli olan aile yapımız giderek bozulmaktadır. Bu konuda medyadaki dizi ve yarışmaların olumsuz etkileri engellenmelidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı konunun paydaşları ile beraber ivedilikle tedbir almaya davet ediyoruz.
- Kadına şiddet ve çocuk istismarı konularında lafta kalmayan tedbirler alınması şarttır.
EĞİTİM :
- Son yıllarda ders müfredatlarında yapılan değişikliklerle eğitimin millilik vasfı büyük ölçüde zedelenmiştir. Milli bayramlar ile milli günlerin ayrım yapılmadan kutlanması ve Andımız’ın Danıştay kararı gereğince tekrar okutulması sağlanmalıdır.
- Çocuklarımız ve yetişkinlerimiz internet bağımlılığı ile siber tehlikeler konusunda bilgilendirilmeli, ciddi tedbirler alınmalıdır.
TÜRK DİLİ KULLANIMI
İngilizce tabelaların şehirlerimizin ana caddelerini işgalinden sonra, Türk dilinin yapısını bozacak olumsuz gelişmeler de gözlenmektedir. Özellikle iyelik eklerinin kullanılmaması, isim ve sıfat tamamlamalarının Hint – Avrupa dillerindeki gibi kullanılması, Türkçenin geleceği açısından çok tehlikeli gelişmelerdir.
GÜVENLİK:
- Türkiye’yi Suriye sınırında devre dışı bırakacak milletlerarası görev gücü ve bu gücün kontrolündeki güvenlik bölgesi kabul edilemez; bu oyun terör örgütünü sözde devletleştirme çabalarıdır.
- Türkiye için stratejik önem taşıyan Kıbrıs sorununun çözümü adı altında sürdürülen müzakerelere zaman harcanmamalıdır. Bunun yerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının tanınması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
- Ege’de bize ait olan 18 ada ve 1 kayalığıın işgaline son verilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, milletlerarası hukuktan doğan bütün haklarını sonuna kadar korumalıdır.
- Ülkemizin güvenliği açısından Milli Savunma Sanayi ile ilgili tesisler yabancılaştırılamaz.
- Türkiye’nin stratejik konumu sebebiyle güçlü bir orduya sahip olmalıdır. Bu sebeple kapatılan askeri liseler, Harbiye ve Harp Akademileri yeniden açılmalıdır.
- Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün adının bazı tesislerden kaldırılması çok üzücüdür. İstanbul’da yeni yapılan havaalanına “İstanbul Atatürk Havaalanı” adı verilmelidir.
TÜRK DÜNYASI
Çin Halk Cumhuriyeti ile ülkemiz arasındaki yakın dostluk ve ekonomik işbirliği çerçevesinde bu ülkede yaşayan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın temel insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmaları ve hayat şartlarının iyileştirilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nca toplama kamplarında bulunan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın durumu incelenmeli, bu konuda hazırlanan rapor yine TBMM’nde görüşülmeli, Türk ve dünya kamuoyu bilgilendirilmelidir. Kamplardaki soydaşlarımızın serbest bırakılmaları ve maruz kaldıkları insanlık dışı muamelelerin sonlandırılması için her türlü girişimde bulunulmalıdır.
- Irak Türklerinin eğitim şartlarının iyileştirilmesi, kültürel haklarının verilmesi ve yapılması planlanan Türkçe ağırlıklı eğitim verecek olan Fuzuli Üniversitesi’nin biran önce hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.
- Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı, iyi ilişkiler geliştirilerek Suriye Türklerinin sosyokültürel ve ekonomik hakları desteklenmelidir. Suriye’de huzur ve güvenliğin sağlanması için Türkiye aktif rol üstlenmeli, ülkemiz içerisindeki sığınmacıların kendi vatanlarına dönmeleri hızlandırılmalıdır.
- Sözde Ermeni Soykırımı’na ilişkin Fransa Parlamentosu’nun aldığı siyasi kararı kınıyoruz, TBMM‘nce Fransa’nın Cezayir ve Ruanda Soykırımlarını gündemine almasını teklif ediyoruz. Karabağ ve diğer Azerbaycan topraklarındaki Ermeni işgalinin derhal sonlandırılması için her türlü destek verilmelidir.
- Bulgaristan’da Türk çocuklarının anayasadan doğan Türkçe eğitim haklarının kullanılması için gerekli destekler verilmelidir.
- Türk Cumhuriyetleri ve Türk Dünyası akraba toplulukları ile ilişkiler arttırılmalıdır.
- Türk Dünyasında dil birliğinin sağlanması için en kısa zamanda ortak alfabe kullanıma geçilmelidir. Türk topluluklarının ve lehçelerinin isimlendirilmesinde Türk ve Türkçe kelimeleri eklenmelidir. Azerbaycan Türkleri, Azerbaycan Türkçesi; Kazakistan Türkleri, Kazakistan Türkçesi; Özbekistan Türkleri, Özbekistan Türkçesi gibi.
ANTALYA
- Antalya’nın Orta Anadolu ile karayolu dışında demir yolu bağlantısı vaat edilmesine rağmen hayata geçirilmemiştir. Demiryolu bağlantısı en kısa sürede yapılmalıdır.
- Tarımda merkez olan Antalya’nın desteklenerek Türk Cumhuriyetlerinin de tarım merkezi olması sağlanmalıdır.
- Her yıl 19 Mayıs’ta Antalya’da Türk Dünyası Gençlik Şöleni yapılmalıdır.
Sonuç olarak, Türk milletinin bir daha beka sorunu yaşamaması için milletimizin birliğini ve vatanımızın bütünlüğünü korumamız gerekir. Demokratikleşme adı altında İnsanlarımızı etnik ayırıma zorlamak, değişik bir terördür. Etnik taassupla milli kimliksiz bir Anadolu’nun peşine düşenler, bilerek veya bilmeyerek, dün Milli Mücadele ile kovduğumuz Batılı sömürgecilerin tuzağına düşmektedirler. Türkiye, Türk Milletine mensubiyet duyan herkesin vatanıdır.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi, Adana Aydınlar Ocağı, Adıyaman Mimar Sinan Aydınlar Ocağı, Amasya Aydınlar Ocağı, Anadolu Aydınlar Ocağı, Ankara Aydınlar Ocağı, Antalya Aydınlar Ocağı, Balıkesir Aydınlar Ocağı, Bursa Aydınlar Ocağı, Çanakkale Aydınlar Ocağı, Çorum Aydınlar Ocağı, Giresun 19 Eylül Aydınlar Ocağı, Harput Aydınlar Ocağı, Iğdır Aydınlar Ocağı, Isparta Aydınlar Ocağı, İnegöl Aydınlar Ocağı, Kocaeli Aydınlar Ocağı, Malatya Aydınlar Ocağı, Manisa Aydınlar Ocağı, Ordu Aydınlar Ocağı, Sakarya Aydınlar Ocağı, Sinop Aydınlar Ocağı, Sivas Aydınlar Ocağı, Tekirdağ Aydınlar Ocağı, Azerbaycan Aydınlar Ocağı, Kosova Aydınlar Ocağı