Dr. Şahin CEYLANLI
Ülkemizin, yeraltı ve yerüstü kaynakları oldukça zengindir. Bunların bir çoğu atıl vaziyette duruyor. Buna mevcut insan gücü faktörünü de ilave edebiliriz. Bilindiği üzere; insanın olmadığı bir kalkınma modeli düşünülemez. İnsan her şeyin tasavvurunda en büyük etkendir.
Uygulanmakta olan ve ülkemizin şartlarına uygun olmayan iktisat politikalarından kesinlikle uzaklaşarak, kendi şartlarımıza uygun ve milli vasıflar taşıyan iktisat politikalarını oluşturarak kalkınma hamlelerini başlatabiliriz. Ancak, bu politikaların başarılı olabilmesi için süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Bu yeni tercih edilen milli iktisat politikaları, ülkeyi yöneten siyasetçiler ve bürokratlar tarafından devre dışı bırakılmamalıdır. Ancak başarıya bu şekilde ulaşılabilir. Milli iktisat politikaları ile her şeyden önce; ekonomik bağımsızlığımızı kazanıp, ülke dışına sanayi ürünleri ihraç edebilir duruma gelebiliriz. Buna örnek olarak Japonya’yı gösterebiliriz. Kalkınmasını milli kaynaklarına dayandırmayan ülkeler, ekonomik bağımsızlıklarını kazanmış sayılmazlar. Bu bakımdan, kalkınmada milli iktisat politikalarının önemi, her geçen gün daha da büyümektedir. Ülkemizin kalkınması için; öncelikle makine sanayi, hidrojen enerjisi üretimi, metal sanayi, petrokimya sanayi, elektronik sanayi gibi sektörlere yatırım yapılmalıdır.
Gerekli olan altyapılar hazırlanarak, makine yapan makineler ( otomasyon) üretip dış ülkelere satarak ihracat gelirlerimizde büyük bir patlama yapabiliriz. Hidrojen enerjisi, son yıllarda başta ABD olmak üzere Dünya’nın bazı ülkelerinde üretilmekte olup, geleceğin enerjisi olarak görülmektedir. Hidrojen enerjisi aynı zamanda, çevre ve hava kirliliğini de ortadan kaldırmaktadır. Ancak bu sektörde, henüz istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Hiç vakit kaybetmeden ülkemiz de bu sektöre yatırım yapmalıdır. Metal sanayi her şeyin temelidir. İnşaat sektörünün can damarıdır. Metal sanayi gelişmeden inşaat sektöründe gelişme beklenemez. Petrokimya sanayinin önemi de çok büyüktür. Pek çok sektör için hammadde bu sanayi sayesinde temin edilmektedir. Elektronik sanayine gelince; Japonya bu sanayi neticesinde kalkınmasını en üst düzeye çıkarmıştır. Son yıllarda Çin devleti de bu sahaya büyük yatırım yaparak Japonya ile yarışır hale gelmiştir. Ülkemizin de aynı tercihlerde bulunması kaçınılmazdır. Yukarıda isimlerini zikretmiş olduğumuz sanayi kollarında, Dünya’nın diğer ülkeleri ile mutlaka yarışır hale gelmeliyiz.
Milletimizin her zaman uygar olmaya hakkı vardır. Bu hak, Ona şanlı tarihimiz ve kültürümüzle bahşedilmiştir. Bu hususlar, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihinde yapılan İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında MUSTAFA KEMAL ATATÜRK tarafından teferruatlı bir şekilde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz sanayi kollarına yatırım yapmak isteyenler için bütün engellerin ortadan kaldırılması, nitelikli işgücü ihtiyacının giderilmesi ve hatta bu konuda birtakım muafiyetlerin sağlanması önem arz etmektedir.
Dış ülkelere bağımlılıktan kurtulup, milli sanayimizi kurduğumuz zaman, hızla artan işsizlik sorununu da büyük ölçüde halletmiş olacağız. İşsizlik sorunu, ülkemizde huzurun ve sosyal barışın sağlanmasına engel olmaktadır. Sanayileşme ile birlikte kitlelerin alım güçleri artacak, sosyal barış sağlanacak ve huzur içinde yaşama imkânına kavuşulacaktır.
14 Aralık 2022, İstanbul