Av. Mustafa ÖZKURT,
Bu yazımızda farklı bir konuyu ele alma ihtiyacını duydum
O da ülkemiz ve dünyada yaşayan bütün insanları ilgilendiren orman yangınlarıdır.
Orman denince akla sadece ağaç topluluğu aklımıza gelmemelidir.
Orman, yeryüzünün belirli bir alanlarında ağaçlar, bitki çeşitleri ve hayvan topluluğunun içinde
yaşadığı ve ayrıca toprakta gözle görünmeyen diğer organizmaların çevreyle belli bir denge içinde
karşılıklı olarak birbirleriyle etkileşimde bulunan topluca canlı bir sistemi oluştururlar.
Ormanlar,bir ülkenin olduğu kadar bütün insanlık âleminin ortak bir değer ve kıymeti olarak
algılanmalıdır.
Ülkemiz orman varlığı açısından zengin biyolojik çeşitliliği nedeniyle önemli ölçüde dikkat
çekmektedir. Bu özelliklerinden dolayı da, bunun sürdürülebilirliği ön plana çıkmaktadır.
Ancak 18. yüzyıldan itibaren ve özellikle 20. Yüzyıldan itibaren dünyada yaşanan savaşlar, hızlı
şehirleşme, tarım alanlarına yer açma ve gelişen sanayileşme hareketi başta insan olmak üzere,
hayvan ve bitki yaşam alanlarını aşırı derecede tahrip edilmeye başlamıştır.
Günümüzde ülkeler doğal kaynakların ve biyolojik zenginliklerin korunarak sürdürülebilirliği
üzerinde kafa yormaya başlamışlardır.
“Benden sora tufa misali” hızla gelişen teknolojinin nimetlerinden yararlanarak, daha iyi bir
yaşam elde edebilmek uğruna,geleceği düşünmeden, değerleri bir kenara atıp, kâr elde etmeyi ön
plana alma hırsıda insanoğlunun çevre ve ormana olan duyarlılığını olumsuz etkilemektedir.
Daha fazla kazanç elde etme amacıyla orman ve zeytinlik alanlarının hoyrat madenciliğe
açılması ülkemiz dâhil gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin başlıca sorunu olamaya devam
etmektedir.
Dinimiz İslam, özelinde çevreye duyarlı bir dindir. Nitekim Peygamberimizin bir hadisinde
“Yarın kıyametin kopacağını bilseniz, elinizdeki son fidanı mutlaka dikiniz” tavsiyesi çevreye ne denli
önem verilmesi gerektiğinin bir delilidir.
Orman yangınlarının çoğu ihmal veya kasıt sonucunda olsun insan kaynaklıdır. Tek yaşam
alanımız olan dünya denen gezegenimizin iklimini olumsuz yönde etkilemektedir. Son zamanlarda
orman yangınları dünyamıza benzeri görülmemiş bir şekilde artmakta veya arttırılmaktadır.
Bu duruma bilim insanlarının dikkat çekmesi yerinde olmasına karşılık, yetkililerden yeterli
desteği gördüğü söylemez. Orman yangınları iklim değişikliğinin baş sorumlusu olarak görülmelidir. Bu
insanlığın geleceğiyle yakından ilgilidir. Bu kanaatler klişe “çevrecilikle” ilgili olmayıp, aklı başında ön
görü sahibi, düşünen insanların önceliği olmalıdır.
Ülkemiz yazları sıcak ve kuru geçen bir iklime sahiptir. Ancak işin garip tarafı orman yangınları
dünyamızın daha kuzeyinde bulunan soğuk ülkeler Kanada , Alaska , Sibirya , İskandinavya ve
hatta Grönland’da dahi görülmeye başlamıştır.
Orman yangınları atmosfere büyük miktarlarda duman partikülü salmakta ve solunan hava
kalitesinin bozulmasına sebep olmaktadır.
Yapılan araştırmalarda dünya çapında 2020 yılında doğan çocuklar, 1960 yılında doğanlara
kıyasla yaşamları boyunca iki kat daha fazla orman yangını yaşayacaklarıdır.
Kuzey ülkelerinde sık yaşanan orman yangınları, yaz ve sonbahar aylarının vazgeçilmezi haline
geldiği ve orman yangınları, havayı boğan ve akciğerlerin derinliklerine nüfuz eden ince partikül
madde (PM2.5) üretiği belirlenmiştir.Bu ince partikül maddeye kısa süreli maruz kalmanın astım gibi
kardiyovasküler sorunlarını arttırırken, uzun süreli buna maruz kalmanın kronik sağlık sorunları
üzerindeki uzun vadede etkileri araştırılmaktadır.
Netice itibariyle kasten orman yakma geleceğe yapılan en büyük kötülüktür. Bunun normal bir
suç olmaktan çıkartılıp, insanlığa karşı işlenen suçlar arasına alınmalısı gerekli olduğunu
düşünmekteyiz.
İnsanlığa karşı suçlar II. Dünya Savaşı sonrasında devletlerin hukuk metinlerinde yer almış
uluslararası suçlardandır.
İnsanlığa karşı suçlar herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının
parçası olarak işlenen fiilleri kapsa da kasten orman yakma fiilide bütün insanlığın geleceğiyle ilgili
olması ve dolaylı olarak bütün insanları etkilendiğinden insanlığa karşı suçlar arasında yer almalıdır.
Zira orman yangını bir ülke meselesi olmaktan çok, insanlığın geleceğiyle ilgilidir.
Kasten orman yakma suçu İnsanlığa karşı suçlar arasına alındığında, bunla ilgili olarak zaman
aşımı ortadan kalkar. Zaman aşımı ortadan kalkınca kasten orman yakanlar her zaman
yargılanabilecektir.
Sağlıcakla kalın. 18.10.2025
Av. Mustafa ÖZKURT
