Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL
Bu sütunları takip edenler adeta işgal altında bir görünüm veren Fatih de bir yeni binanın önünde oldukça dikkat çekici ve madeni harflerle yazılmış “ARAP ANADOLU” yazısının resmini hatırlayacaklardır. Her tarafta vurdumduymazlık ve milli hassasiyet kaybı öyle bir noktaya ulaşmıştır ki, bu zafiyet Anadolu’ya sahip çıkmak isteyecek olanları tahrik etmektedir. Kurtarılmış bölgelerin ortaya çıkması beklenebilir. Buna müsamaha gösterenler ileride çok zor duruma düşeceklerdir. Yabancılara vatandaşlık verilmesi de yanlış olmaktadır. Türkiye ne göçmen ve mülteci nüfustan medet umacak bir Belçika gibidir; ne de yolgeçen hanıdır. Batı ülkeleri ve bazılarımız adeta demografik yapının bozulması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Yabancıların Türk toplumuyla bütünleşmesi hedef alınmaktadır. Araştırmalar ise bunun tersini söylemektedir. %86 ve hatta %90 yabancıların ülkelerine dönmelerini istemektedir ve rahatsızdır. Bu eğilim zamanla daha da güçlenmektedir.
Şimdi de yine Fatih’te Halıcılar caddesinde yeni bir binanın önündeki tabelada “ANADOLU FEDERASYONU” yazısı dikkati çekmektedir. Bu yazının altında da pek tanınmayan bazı dernek isimleri vardır. Aslında Türkiye’yi federal yapıya geçirerek milli devlet olmaktan uzaklaştırıcı sözde demokratikleştirme sürecini bazıları çoktan başlatmışlardır. Anlaşılmaz bir hoşgörü hastalığı ve virüsü yayılmaktadır.
Hakaret hak değildir. Bir milletvekilimizin bilmeden bir şehit yakınına yaptığı çirkin ve kabul edilemez hakareti ülkenin en önemli sorunu haline taşıyanlar, neredeyse Sultanahmet’te yeni idam sehpaları kurmaya özenenler Türk milletine ve devlete birçok hakaret yapılırken sesleri bile çıkmamıştır. “Türkiye sadece Türklerin değildir; başka milletler de vardır”, “Türk olmadığımızı partimiz sayesinde öğrendik” ve “Anayasadan milli kimlik çıkarılmadan Türkiye demokratikleşemez” gibi vicdanları yaralayıcı, kendi kendini inkar edici birçok hakaret ve saçmalamaları yapanlar hiç dikkat çekmemiş; gerekenler de yapılmamıştır. Bunlar çok önemli birer sorun değil miydi? Bu yanlışlar ve çelişkili davranışlar Türkiye’de istikrar ve huzurun baş düşmanıdır.