Edip TEKKOL,
13 Mayıs 1277’de Karamanoğlu Mehmet Bey’in yayınladığı, “Bugünden sonra, divanda, dergâhda, bargâhda (sarayda), mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır “ fermanıyla, Türkçe resmî devlet dili olarak ilân edildi.
Günümüzde ise ülkemizin çeşitli yerlerinde; batı hayranlığıyla İngilizce, sığınmacılardan dolayı Arapça, Çözüm Süreciyle de Kürtçe ibareler, resmî dilimiz Türkçeyle yarışır hale gelmiş bulunmaktadır.
Aşağıda, Diyarbakır’daki trafik ve tanıtım levhaları ile çeşitli kurum, kuruluş ve Belediye binalarındaki Kürtçe ibareleri görmektesiniz.
Burası Kuzey Irak değil, Kuzey Suriye de değil.
Bu ibarelerin yazılı olduğu yer Türkiye’nin Güneydoğusu…
Bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın (sığınmacılar hariç) %99’u Türkçe bilmektedir. Maddî ve Manevî Kültür Değerleri’yle her bakımdan tarihi bir Türk şehri olan Diyarbakır’da ise halkın % 99’9’u Türkçe bilmektedir ve Türkçe konuşmaktadır. Öyleyse bu işgüzarlık neyin nesidir? Bölge insanının çoğunluğunun anlamadığı bir dille bu ibarelerin yazılmasına neden müsaade edilmektedir?
Bu Kürtçe trafik ve tanıtım levhaları, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yazılı levhaları kaldıran AKP iktidari döneminde asıldı. AKP, yıllarca bölücü parti HDP’yle birlikte hareket etti.
CHP de, PKK’nın siyasi uzantısı olan bu HDP’yle/DEM’le gayriresmi ittifak içindedir ve de “Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini” diyen eski eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın avukatlığını yapmaktadır.
Yine, geçmişte HDP yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi’nin HDP’li ve AKP’li üyelerinin ortak kararıyla, Dağkapı Meydanı’na (asi) “Şeyh Said Meydanı”, bir caddeye de “Şeyh Said Caddesi” ismi verildi ve Kayyum olan Valiliğin onayıyla Kürtçe harf ve ibarelerle yön levhalarına yazıldı. Aynı şekilde, çeşitli kurum ve yer adlarını ihtiva eden Kürtçe trafik ve tanıtım levhaları da asıldı.
Bu gereksiz tavizlerle, bu popülist politikalarla PKK terörü bitmez. Geçici olarak bitmiş gözükse de “Kürtçülük” meselesi bitmez. Bölücülerin Kürdistan hayalleri bitmez…
Edip TEKKOL