PROF. DR. CENGİZ ŞAHİN, Türkgün.
Milliyetçi Hareket, 1948’de Millet Partisi’yle doğan, Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’yle gelişen, 9 Şubat 1969’da Milliyetçi Hareket Partisi’yle kaderini Türk milletinin kaderiyle eşitlemiş bir kutlu davanın adıdır.
Gücünü milletimizin tarihinden ve köklerinden gelen değerlerinden, inançlarından ve Türk milletinin iradesinden alan Milliyetçi Hareket Partisi, 9 Şubat 1969 tarihinde Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in önderliğinde Türkiye’nin ve Türk dünyasının üzerine bir güneş gibi doğmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, 6 Temmuz 1997 tarihinden itibaren Türk milletini çağın güçlü ve itibarlı toplumlarından biri yapmak ve Türkiye Cumhuriyetini tarih sahnesinde ebedi kılmak için kendini davasına adayan, siyasete tutarlılık, ilkelilik, dürüstlük, ahlak ve güven getiren Sayın Devlet Bahçeli’nin liderliğinde Türk ve Türk dünyası siyasi hayatında ve dünya siyasetinde müstesna bir yere gelmiştir.
MHP’siz Türkiye Büyük Millet Meclisi düşü kuranlar, Türk’süz millet özlemi çekenler, Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi tarihi kurucu lideri Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in vefatı sonrası geçiş sorunu yaşayacağı, gücünü kaybedeceği ve bir “tabela partisi” olacağını düşlemekteydi. Demirel sonrası DYP’de, Özal sonrası ANAP’ta ve Ecevit sonrası DSP’de böyle olmamış mıydı? Ancak 6 Temmuz 1997 tarihinde MHP Genel Başkanlığı görevini üstlenen Sayın Devlet Bahçeli, kitleleri yönlendirebilen pratik zekası, rakiplerini etkileyen dik duruşu ve kişilik özelliği, devlet aklına yön veren engin birikimi, milli çıkar ve beka duruşunun milletçe benimsenmesi ve millet aklının savunucusu olmasıyla içinde yetiştiği milletinin vicdanının sesi oldu. Böylece bilgeliği, yapıcı tutumu ve birleştirici niteliği ile nesiller arası geçişi başarıyla sağladı.
Öğrencilik yıllarından itibaren ülkücü ve milliyetçilerin dava arkadaşı, yol arkadaşı, ağabeyi oldu. MHP Genel Başkanlığını üstlendikten sonra ortaya koyduğu ilkeli duruşuyla hareketin lideri oldu. Ülkücü gençliği evlat bilmesi ve korumasıyla devlet babaları oldu. Velhasıl, hayatı boyunca ülkücü-milliyetçi camianın sesi oldu. Tüm inanmışlığı, tutum ve davranışlarıyla Türk milliyetçilerini bir arada tutabildi ve MHP’yi kısa sürede Türk siyasetinin merkezine yerleştirmeyi başardı.
Bugünlerde Sayın Devlet Bahçeli liderliğinde Milliyetçi Hareket Partisi, 55’inci kuruluş yıldönümünü kutlamaktadır. Türk milliyetçiliğinin kaynağı Türk tarih ve kültürüne baktığımızda Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin inançla vurguladıkları gibi, “Partimizin yaşı 55’dir ancak siyasetimizin yaşı 76, davamızın yaşı Türklüğün yaşıyla eştir. Çünkü Atilla kırbacını Roma’ya vururken biz şahittik. Hunlar Avrupa’yı titretirken biz vardık. Orhun Anıtları dikilirken biz oradaydık. Ötüken’den çıkıyor, Bozkurtla yürüyor, Issık Gölü’nde soluklanıyor, Orhun’dan kana kana içiyor, Tanrı Dağı’nın eteklerinde güneşe buz veriyorduk. Malazgirt’te varlığını bir kez daha ispat eden, Söğüt’te çadır kuran bizdik, İstanbul’u fetheden yürek ve yüksek vasıf bizdendi. Çanakkale’de iman siperi, Sakarya’da istiklal mihveri, Büyük Taarruzda ileri atılan kurtuluş hedefiydik. Devleti kuran, vatanı kurtaran, milleti kucaklayıp mihnetleri ve müşkülatları yere seren cesaret bizdik. Biz milliyetçi-ülkücü hareketiz, biz Türklüğün ve Türkiye’nin beka davasıyız.” Görüldüğü gibi Türk’ün ve Türk milletinin kaderiyle milliyetçi-ülkücü hareketin kaderi birdir.
Gelinen noktada Milliyetçi Hareket Partisi, dünyanın en gözde ve en zorlu coğrafyasında yaşadıklarının her zaman bilincinde olan, Türk milletine karşı derin ve köklü sevgi duyan, ülkücü ve milliyetçi kadroların oluşturduğu siyasi bir fikir hareketidir. Genel Başkanımız, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği gibi “Milliyetçi Hareket Partisi, devlet ebed müddet, millet ebed müddet felsefesinin, tarihin derinlerinden duyulan Kızılelma çağrısının, Turan ülküsünün ve İ’la-yı Kelimetullah davasının teslim alınamaz siyasi burcudur.”
Bu bağlamda, yaşadıklarımızdan ve tecrübelerimizden anlıyoruz ki, içinde bulunduğumuz coğrafyada Türk milliyetçisi olmakta, kalmakta zordur. Çünkü ya hakkın, hakikatin yanında olacaksın ya da esaret içinde yaşayacaksın. Türk milliyetçileri özünde vatan sevgisi, Türk milletine mensubiyet şuuru, İslam ahlak ve faziletiyle Türkiye’nin diriliş ruhu olarak her zaman hakkın ve hakikatin yanında olmuşlardır. Zorlu imtihanlardan, sıkıntılı, fırtınalı yıllardan geçmelerine rağmen mücadelen yılmadan, yıkılmadan, büyük bedeller ödeyerek bu günlere gelmişlerdir. Davalarını satanlardan, ikbal ve istikbal peşinden koşanlardan olmamışlardır.
Gelinen noktada Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP, “herhangi bir çıkar gözetmeksizin, herhangi bir pazarlık sürecine dahil olmaksızın, milli bekamızın haklarını savunmak için fedakarlıksa fedakarlık, mücadeleyse mücadele, bedelse bedel, kısacası ne gerekiyorsa onu yapan, sabırla, şuurla, coşkuyla, gözümüzü yüksek ufuklardan ayırmadan, milletimizin bütün fertlerini bir, eşit ve kardeş gören” bir siyasi hareket olarak “lider ülke Türkiye” ve ezelden ebede “küresel güç Türkiye” hedeflerine ulaşmak için durmadan, dinlenmeden, yorulmadan çalışarak kutlu yürüyüşüne devam etmektedir.
Şan ve şerefle dolu 55 yıl… Türk milletine adanmış 55 yıl… Nice bin 55 yıllara…