Prof.Dr.Mustafa E. Erkal,
Değerli okurlarım, Ramazan Bayramınızı tebrik eder, deprem şehitlerimizi ve Allah’ın rahmetine kavuşmuş bütün büyüklerimizi rahmetle anar, en iyi dileklerimi sunarım. Önümüzdeki Genel Seçimlerde Türkiye’nin geleceğini karartacak teslimiyetçilerin değil milli menfaatlere, milli bağımsızlığa ve manevi değerlere bağlı olanların başarılı olmasını ülkem ve Türk dünyası için dilerim. Bir yazımızda Andımızın depoya kaldırılmasını kınamış, tekrar okullarda okutulmasını tavsiye etmiştik. Biz Andımızın depoya kaldırılmasından şikayetçi olurken; maalesef ABD’ci ve Batıcı solcular ve ortakları tarafından 1923 Cumhuriyeti’nin ve dış tavsiyelere de uyarak rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün depoya kaldırılacağı endişesi bizi düşündürdü. Seçimler yaklaşırken herkes kucağındaki taşları beyanatlarıyla ortaya döktü. Ne mal oldukları ortaya çıktı. İhanet beklentileri dışarısı için maalesef ümit kaynağı oldu. Bunlar olup biterken ses çıkarmayanlar, kılını bile kıpırdatmayanları ayıplıyoruz. Demek ki her sağcı milliyetçi olamıyormuş. Bizdeki ABD’ci solculardan ve sağcılardan bahsederken Batı’daki sosyal demokrat partilerin kuruluş amacı aklımıza takıldı. Batı karşıtı genişlemeyi hedef alan o zamanki Sovyetler Birliği işbirliği yapabilecek sol eğilimlileri ve sistem karşıtlarını örgütlemiştir. ABD’de bu eğilim içinde olanları Rusya’ya karşı kullanabilmek ve Rusya’nın etkisini kurabilmek için sosyal demokrat partilere destek olmuş ve bazılarını da bizzat kurdurmuştur. ABD, Batı üniversitelerindeki Marksist veya sulandırılmış Marksist öğretim üyelerini cazip tekliflerle ülkesine çekmiştir. Bazılarımız hala ülkemizdeki aşırı sol öğretim üyelerinin ABD tarafından desteklenmesini kavrayamamıştır. ABD hedef aldığı ülkelerde yıkıcı, bölücü örgüt ve şahıslara hep destek olarak o ülkeleri içten zayıflatmaya ve pazarlık gücünü artırmaya çalışmıştır. Onun için PKK terör örgütüne de destek olmaktadır. Dış destekle ülkeyi yönetmeye kalkan iktidar alternatifi siyasiler dikkat çekmektedir. Türkiye’nin hem demokrasi sorunu olduğu gibi hem de çok önemli dış destekli güvenlik sorunları vardır. Teröre özgürlük peşinde olan ve onunla iç içe durumdaki bir parti nerede demokrasinin bir gereğidir. Şimdi bir de sol yeşil parti malum sicillilerle kurduruldu. Bunlara kalsa askeri terhis bile edecekler. Vali izinleri ile operasyonları başlatacaklar ve geciktireceklerdir. Aynen bir dönemde olduğu gibi… Ukrayna – Rusya gerginliğinde ve savaşta olduğu gibi tarafsızlığı terk edip ABD’ye teslim olacaklardır. Böylece ülkenin itibarını kıracaklardır. Tahıl transferlerinde tersine gelişmeler olacaktır. Adalar Denizi’nde ve Akdeniz’de milli çıkarlarımızı; sözde dostlarımız ayarlayacaklardır! Dış ülkelere ve dün olduğu gibi Bakü’ye garip ve ilkesiz büyükelçiler atayacaklardır. Teskere ve yetki gerektiğinde TBMM’de yine ret oyu verebileceklerdir. Dış politika ABD dümenine girebilecektir. Bunlara göre çözülme ve ufalma bütünleşmedir. Onun için etnik taassuba göre ülke çokkültürlü ve federal bir yapıya sürüklenecektir. Başta Yunanistan belki bir ay bayram ilan edecek bu barıştan yana Türkiyelilerle bütünleşecektir. Milli kimliğimizin ve savunma sanayimizin başına neler geleceğini de siz tahmin ediniz. Son yıllarda Batı’yı ve düşman çevreleri rahatsız eden savunma sanayii sözde müttefiklerimizi de çok rahatsız etmiştir. Bundan ilham alan malum siyasiler TV kanallarında SİHA, İHA ve diğerlerinden neden ve kimler adına rahatsız olmuşlardır? Maalesef bunlara oyuncak denmiştir. Manzara açık ve seçik ortaya çıkmıştır. Bunlara göre, Türkiye düşmanı her bir ülke sanki bunların dostudur. Bunlar Türkiye’yi hep hatalı ve tahrikçi görmüşlerdir. Yunanistan seçim sonuçlarını beklemektedir. Eğer muhalefet kazanırsa bayram yapacak, yeni uçak ve silah almaya ihtiyaç duymayacaktır. Güney sınırımızdaki güvenlik sorunları karşısında bir milletvekili (Erkek) “Biz PYD ile kardeşiz, sınırımızda başkaları bulunacağına onlar bulunsun” diyebilmiştir. Bunlara göre Türkiye’nin bir güvenlik sorunu yoktur. Yakın geçmişi ve yıllarca sürmekte olan bölücü ırkçı terörü çabuk unutmuşlardır. Sınırları korumanın sınırlar dışından başladığından da haberleri yoktur. Bundan dolayı Suriye, Irak ve Libya’da ne işimiz var diyenleri fazlaca gördük. Ortadoğu süper güçlerce kaynatılıyorsa; sınırlar değiştirilmek isteniyorsa Türkiye bunlarla ilgilenmemelidir. Nasıl olsa sözde dost ve müttefiklerimiz bunları halledeceklerdir. Bu satırları yazarken bile bazılarının sorumsuzca ve düşman tarafında yer alarak ülkelerine karşı beyanatlar vermelerinden doğrusu üzüldüm ve utandım. İşin çok zor Türkiye’m; dış düşmanlardan çok taşeron iç düşmanlar görev başında; TC vatandaşlığından süpürülecek kadar fazla insan kılıklı yaratık var! Geliniz inadına birlik ve beraberliğimize vatan ve devlet sevgimizi daha da güçlendirelim. Safları sıklaştıralım ama teferruatla da uğraşmayalım. Türkiye dün Anadolu’dan süpürüp attığı bazı batılı devletlerle mücadele ediyor. Duygusallıkları ve geçmiş düşmanlıkları bir tarafa bırakma zamanıdır. TC olarak dün olduğu gibi bugün de bunları ezip geçmeye mecburuz. Emperyal güçlere evet diyerek iktidara taşınmak isteyenlere de yol vermeyelim.