Av.Halil Altıparmak,
Sinan Oğan kendi iddiası ölçüsünde gerçekten Türk Milliyetçiliğinin tarihsel olarak temsilcileri arasında olsa idi yüzde beşi zor bulmak gibi bir sonuçla karşılaşmazdı.Bütün bu anlatmaya çalıştığım, Sinan Oğan’ın son dakikada bütün kamuoyunu ters köşe yapıp hayal kırıklığına uğratması nedeniyle değil.Simam Oğan kişidir ve istediği gibi davranmak özgürlüğüne sahiptir. Başkalarının istediği gibi davranmak zorunluluğu yoktur. Bunu anlayışla karşılıyorum. Hatta Sinan Oğan gerçekten kendi ifade ettiği fikirlere de sahiptir. Bu konuda da söyleyecek bir söz yoktur ve en azından ben bulamıyorum.Benim anlatmaya çalıştığım konu, toplumumuzda bir takım yanlış anlayışlar var, onun üzerinde durmaya çalışıyorum.Nedir o yanlış anlayışlar?Başta da söylediğim gibi bazı insanlar, kafasında oluşturduğu şablonlarla fikir, görüş, düşünce üretiyor ve bu şablona bire bir uyan sonuçlar bekliyor.Oysa bir konun doğru değerlendirilebilmesi için ele alınacak çok parametresi vardır ve bu parametrelerin birçoğunu iyi ve doğru görmek şarttır. Böyle olmaz ise doğru sonuçlara ulaşmak da mümkün olamaz. O zaman da kırıklık, kızgınlık, küskünlük bitmez.Sinan Oğan örneğinden özellikle hareket ettim.Bu kişisel örnekten yola çıkarak daha da geniş konuları aynı zihinsel yapılanma ile değerlendirmek gerektir.Eğer küskünlük, kırgınlık, teslimiyet, pes etme, kızgınlık ülke meselelerinde geçerli olsa idi Büyük TATÜRK, 10 Kasımda Adana’dan hareket edip 13 Kasımda İstanbul’a vardığı gün Dolmabahçe Sarayı’na düşman gemilerinin toplarını çevirdiğini gördüğünde GELDİKLER GİBİ GİDERLERSözünü edemezdi, etmezdi.Çünkü daha üç sene önce Çanakkale’den sokmadığı düşman, elini kolunu sallaya sallaya Çanakkale’den geçmiş ve İstanbul’u işgal etmişti.Devlete, millete küskünlük olmaz.