Servet Avcı, 12 Şubat 2024 / 00:01
Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçim öncesinde de yeni açılım süreci konuşulur hâle geldi… PKK’nın siyasi uzantısı yine özne rolünde ve her yöne göz kırpmayı ihmal etmiyor…
Birinci çözüm sürecinin maliyetini biliyoruz… Devletin gözü önünde gerçekleşmişti her şey ama eli kolu bağlandığı için sadece seyretmekle kalmıştı… Yolların altına patlayıcılar yerleştirilirken… Şehirlerin altı hendeklerle labirentlere dönüştürülürken…
İktidar partisi bu konuda büyük tecrübeye sahip… Çünkü az daha kendi de o enkazın altında kalacaktı… 7 Haziran 2015 seçimlerinde büyük bir yenilgi aldı bu yüzden… Yeniden toparlanması, masanın devrilip sürecin sonlanması ve yeni ortak olarak MHP’nin belirlenmesiyle mümkün olabildi…
***
Kimlerin aklından ne geçerse geçsin, biz hatırlatma görevimizi yapalım:
O kara döneme ait bir yığın utanç verici fotoğraf var ama en utanç verici olanlardan birini, siyasetin bütün unsurlarına ve milletimize tekrar hatırlatalım:
12 günlük operasyon bitmişti… Diyarbakır Silvan’da operasyonu gerçekleştiren askerler şehir merkezinden çekilirken ‘halk’ görünümlü hain güruhu tarafından yakın mesafeden hakaretlere, yuhalamalara, aşağılamalara maruz kalmışlardı…
Askerlerin ilçe merkezinden zırhlı araçlarla değil de yaya olarak çıkarılması, zaten başlı başına skandaldı… Ama hain koridoru içinden teker teker belirli aralıklarla yürütülen askerlerin içine düşürüldüğü hâl ve çocuklarımızın el uzatımı mesafeden hakaretlerle, terörist sloganları eşliğinde koşar adım yürümek mecburiyetinde kalması utanç vericiydi…
Tarihi bu toprakları savunma ve istiklâlimizi korumayla geçmiş Mehmetçik, unutulmaz bir ihanetin hedefiydi o gün… “PKK halktır, halk burada” sloganları atılırken, PKK’nın siyasi kanadı ise ‘halkın tepkisi’ karşısında askerlerimizi aciz gösterip, yine de onları kendilerinin kurtardığına dair videolar hazırlıyordu… Hâlen YouTube’da bile var olan videolara “Silvan halkından ‘asker uğurlaması’: Öldürdüğünüz halk sizi böyle korur!” başlıkları koyuluyordu…
Dün bu tablolara ses çıkarmayanlar, var olan ‘isyan‘ı, devletin sözde on yıllardır sergilediği ‘ceberutluk’la açıklamaya kalkanlardı… Her şey etki-tepki meselesiydi yani!.. İşte o atmosfer, Mehmetçiğin Silvan merkezinden ayrılırken âdeta ‘işgal gücü çekiliyormuş, halk da onlara tepki gösteriyormuş’ propagandasına zemin hazırladı yıllarca…
***
Devletin valisinin çözüm sürecine katkılarından dolayı terörist başına teşekkür ettiği, devletin televizyonunun bile teröriste terörist diyemediği, Bingöl-Diyarbakır kara yolunun teröristlerce bir ay trafiğe kapanabildiği, ileride 800’e yakın asker ve polisin şehit düşeceği hendeklerin kazılabildiği, PKK’nın şehir içlerinde dahi yollarda kimlik kontrolü yaptığı, mahkemeler ve vergi daireleri kurduğu, sözde mülkiye ve asayiş birimleri oluşturduğu, kendilerince şehit mezarlıkları inşa ettiği, o mezarlıklara terörist heykellerinin dikildiği, terörün sebebi olarak ‘güvenlikçi politikalar’ın gösterildiği, nizamiyelerin içinden Türk bayraklarının indirilebildiği, devletin alnına dayanmış namlunun ‘barış çubuğu’ gibi pazarlandığı, ‘Kamera kör, anten sağır’ başlıklarının atıldığı, bir bebek katilinin ‘Kürt halkının önderi’ tayin edildiği günleri özleyenler varsa bedel ödemeye de hazır olmalıdırlar!..