Muhsin Koç,
Ah… Çanakkale Adını söylerken bile yürekten söylüyorsun. Heceler tek tek derinlerden geliyor, ağzını doldura doldura heybetiyle, hüznüyle, birazda gururla dışarı çıkıyor. Bir milletin kaderini, tarihini değiştiren bir savaştan bahsediyorum. Bu aziz milletin çocuklarının tarihe mal olmuş destanlarının birinden bahsediyorum. Ne Çanakkale savaşı sadece bir savaştan ibarettir. Ne de Çanakkale Zaferi sadece bir zaferden ibarettir.
İngiltere Bahriye nazırı(Bakanı) Winston Churchill’in 25 Kasım 1914 tarihinde İngiliz Savunma Konseyinde yaptığı konuşmada ‘Osmanlı İmparatorluğunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Daha dünkü Balkan Savaşı bozgunu bunun kanıtı değil mi? Donanmamız bir vuruşta Çanakkale Boğazı’nı ele geçirebilir. Topkapı açıklarında görülmesi bile, bu hasta adamın ellerini kaldırıp teslim olması için yeter de artar bile…’’ Diyor. İngilizler başta olmak üzere Avrupalı sömürgeci devletlerin Osmanlı İmparatorluğuna bakışı budur. Çok fazla teknolojik ve silah üstünlüğü olan bu sömürgeci devletler karşı, kısıtlı imkanla savaşan, ama düşmanda olmayan iman, inanç, vatan sevgisi ve manevi yüksek ruh hali, Mehmetçiği zafere götürüyor. O zafer, o ruh, o mücadele, Mehmet Akif’e “Çanakkale Destanı” nı yazdırıyor. Teşkilat-ı Mahsusanın reisi Kuşçubaşı Eşref anılarında, Çanakkale Destanı şiirinin nasıl yazıldığını“Müjde, dönüş yolunda, Anadolu-Bağdat demiryolunun El-Muazzam istasyonunda gelmişti. Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa beni aramış, Çanakkale zaferini müjdelemişti. Akif’in hayatının en bahtiyar, en mesut anı… Anlatılması çok zor.. Ay, bedir halinde idi. Çöl gecelerinin parlak yıldızlı semasını zaferimizin şerefine aydınlatan ayın bu efsanevi ışıkları altında, Mehmet Akif, hiçbir başka ışığa ihtiyaç bırakmayan, bu, güneşi bile unutturacak kadar parlak çöl gecesinde sabahladı… İstasyon kulübesinin arkasındaki hurmalığın içine çekildi… İşte, o Çanakkale’ye layık destan, bu hıçkırıklar içinde yazıldı” diye anlatıyor. Öyle bir savaş ki, düşmanların sana karşı, dünyanın ilk uçak gemisini kullanıyor. Attığı bombalar özel ürettikleri olta çivilerle dolu. Yangın bombası kullanıyor. Balon, Zeplin kullanıyor. Uçak kullanıyor. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında. Mehmetçiğe kumanya, iaşe getiren gemi vuruluyor, yüz bin askere eşeklerle, atlarla kumanya, iaşe götürülmeye çalışılıyor. O kahramanlar yarı aç yarı tok o destanı yazıyorlar. 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, ileriye hareket ettirdiği 57’nci Alay’a, tarihe geçen şu emri veriyor“Ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir.” Bir başka kahraman Tuğgeneral Cevat Paşa(Çobanlı). Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na atanan Cevat paşa, Çanakkale boğazı savunma hattını kurarken Alman subayların eleştirilerini şiddetle reddederek “…Tenkitleriniz bizce senelerden beri bilinen şeylerdir ve sizin istediğiniz gibi olmasına da imkân yoktur… Biz silah ve malzemeden ziyade imanla harbederiz. Bu bir, siz fenni harbi modern silâhlarla tatbik eder bize göre bazı muvaffakiyetler elde edersiniz. Çünkü silâhlarınız yeni ve cephaneniz boldur… Biz Türk zabitleri ise devletten yeni modern silâh beklemez, istemez elindeki ile döğüşür ve en az sizler kadar muvaffak oluruz. Yine de muvaffak olacağız…” der. Öyle bir savaş ki, sadece kara savaşlarında, İngiliz, İrlandalı, Avusturalyalı ve Yeni Zelandalı 58 bin asker hayatını kaybederken, kendi vatanlarını kahramanca savunan 87 bin Türk askeri de şehit olmuştur.
Yazının başlığını gördünüz “İMPARATORLUK BURADA MİLLET OLDU” Evet… Çanakkale zaferi bizi millet yaptı. Neden mi? 1912-13 yılında İstanbul da bulunan, ORENBURG şehri Vakit Gazetesi muhabiri Fatih KERİMİ, gazetesine gönderdiği mektuplarda, yıllardan beri süren savaşlar nedeniyle, İstanbul halkının perişanlıklarını, bezginliklerini, bıkkınlıklarını, yokluk ve yoksulluklarını anlatarak, “Halk, o kadar bıkkın ve bezgin ki, artık savaş istemiyor. Savaşsız ne olacaksa olsun istiyor” diye yazıyor. Bu haleti ruhiye içindeki insanlar Çanakkale ile birlikte MİLLET oldu. Millet olmanın şuuruna erişti. Çanakkale zaferinden birkaç yıl sonra, Mustafa Kemal şunları söyleyecekti. ” Asıl mesele yıkılmakta olan imparatorluktan bir Türk Devleti çıkarmaktır.”
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Please follow and like us: