Ahmet ORHAN,
Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor; Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!. Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer…
Bugün; Türk’ün ulusal savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 100.Yıldönümünü kutlamanın ve mukaddes vatanımız için canlarını seve seve feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu ve gururunu yaşamaktayız. Çanakkale Zaferi; dünya literatüründe bir dönüm noktasının yaşandığı, güç dengelerinin tamamen değiştiği, olayların akışı üzerinde Türk Milletinin belirleyici ve aktif bir rol oynadığı ve de Kurtuluş Savaşımızın ilk meşalesinin tutuşturulduğu, yüce Türk Milletinin Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kahramanlık ve fedakarlıklarının doruk noktasına ulaştığı bir prestij ve azmin mücadelesi olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirip gemileriyle Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u almak ve müttefikleri olan Rusya’ya yardım iletmek isteyen İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı kahraman ordumuz, Çanakkale Boğazı’nda aylar boyunca devam eden bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır. 3 Kasım 1914 günü düşman saldırısıyla başlayan deniz savaşlarında Nusret Mayın gemimizin döşediği mayınlar ve Seyit Onbaşının YA ALLAH diyerek namluya indirdiği 276 kg top mermisiyle 18 Mart 1915’te Boğazı düşman gemilerine mezar etmiştir.
Çanakkale boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşman kuvvetleri, bu kez topraklarımıza karadan girmeyi denemişler böylece İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda Cezayir, Hindistan, Kanada ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askeri güçler, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başlamışlardır. Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengarenk. Sade bir hadise var ortada: vahşetler denk. Böylesi bir günde cephanesi biten askerlerine karşı 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Atatürk –Süngü tak– emrini vererek yıllarca Türk Milletinin hafızasından silinmeyecek olan “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.” sözlerini söylemiştir. Böylece o güne kadar tarihin yaşanmış en büyük, en kanlı siper savaşı başlamıştır. Ölüm indirmede gökler, ölüm püskürmede yer; O ne müthiş tipidir: savrulur enkazı beşer… Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak; Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak, sağnak.
Uzun süren mücadeleler sonrasında 253 bin şehit verilmiştir. Bu durumu Mustafa Kemal şöyle anlatır; Ölüyorlar, öleceklerini biliyorlar, yinede ölüme yürüyorlar, bilenler Kuran okuyor, bilmeyenler kelimei şehadet getirirek cennete uçmak için sırasını bekliyor. Bu gün Anadolu topraklarında bağımsız olarak yaşamamızı sağlayacak olan büyük bir zafer kazanılmıştır. Parlak hayallerle karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında 250 bin kayıpla bozguna uğrayarak çekip gitmek zorunda bırakılmıştır.
Çanakkale’de şehitlerinin önemli bir kısmını üniversite ve lise öğrencileri oluşturmuştur. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Lisesi, Kabataş Lisesi, Galatasaray Lisesi, Kayseri, Sivas, Kastamonu gibi liselerin öğrencileri vatanlarının tehlikede olduğunu görünce gönüllü olarak cepheye koşmuşlar ve şehit olmuşlardır. O yıl bu liseler mezun verememiştir. Anneleri onları kurbanlık koç gibi kınalayıp (Haydi oğlum, haydi git ya gazi ol, ya şehit) diyerek cepheye uğurlamıştır.
Asım’ın nesli… diyordun ya… nesilmiş gerçek… İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. Türk Ordusu’nun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele; sadece dünya tarihi üzerinde oluşturduğu büyük etkiyle değil, Türk savaş sanatının uygulanış tarzı ve başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kanlı mücadelede ön plana çıkardığı kahramanlarımız, askeri dehalar, Türk askerinin doğasında bulunan insani değerlerin savaş sahasında tezahürü cihetiyle de dünya savaş tarihinde örneği bulunmayan müstesna bir olaydır. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin engelleri aşabileceğinin en güzel örneğidir. Türk milleti bu zaferle, arka arkaya gelen acı olayların tesiriyle kaybettiği özgüvenini yeniden kazanmıştır. Çanakkale’de Mustafa Kemal doğmuştur. Çanakkale’de Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Çanakkale Zaferi ile birlikte, Şehitler Günü olarak da kutladığımız bu anlamlı zafer gününde, kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek şehitlik mertebesine ve onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyoruz. Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Gençliği ve tüm Türk ulusu tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edilecektir. Bu duygularla, bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden büyük Türk ordusunun kahraman mensuplarını, onu her şeyiyle destekleyen aziz Türk Milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhlarınız şad olsun diyoruz…
Ey Şehit oğlu şehit isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Ahmet ORHAN
E.Tarih Öğretmeni