Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL,
Geçmiş mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ederiz. Ümidimiz odur ki iç ve dış malum sorunlardan uzaklaşmış nice bayramlarda yüce Türk Milleti buluşacaktır.
Yeniden Milli Mücadeleye zorlanan, son yıllarda kuşatılan ve dayatmalarla karşı karşıya kalan Türkiye’yi yakın tarihi bilen, donanımlı, tavizi çözüm olarak görmeyen, milli hassasiyeti yüksek, anayasasını dış dayatmalara açmayan yönetim anlayışıyla layık olduğu duruma getirebiliriz.
Milli bağımsızlık ve egemenliğimizi kimse ile paylaşmadan dayatmaları çöpe atmak durumundayız. Gereği yapıldığı takdirde ihanet bulutları Türk’ün şerefli ve kararlı iradesi karşısında yok olup gitmeye mahkûmdur.
Çok seslilik zannedilen çokkültürlülük tuzağı gibi oyunları demokrasi içinde aşacak çaptayız. Yeter ki liyakat sadakate esir edilmesin. Ülke yönetimi aşırı sol döneklerine, İslamcı ve İslamsız bölücülere alet olmasın. Çok uğraşıldı ama Türkiye ihanet odaklarınca iç çatışmaya sürüklenemedi. Ancak ihanetin önlenebilmesi için yapılacak çok iş vardır.
Artık parti taassubu ve kısır çatışmalar aşılmalı ve kahramanlık sayılmamalı, milli ittifakın kurulması, güçlendirilmesi esas alınmalıdır.
Ortak milli irade siyaset alanında öne çıkabilmeli, Türkiye’yi Türkiye yapan kurucu değerler ve ilkeler korunabilmelidir. Şahsi kaprislerden iskemle tutkusundan kendimizi kurtaralım.
Aslında Türkiye’nin tek bir partisi vardır. O da TC Devletidir. O zarar görürse siyaset kurumu da bundan etkilenecektir. Milli devlet ve üniter yapıyı bozmaya dönük ihanet odaklarına karşı partilerin dört sene sonraki seçimlere ittifak yapma mecburiyeti vardır. TC’nin kurucu değerlerini anlaşılmaz bir şekilde tartışmaya değil…
Değerli okurlarım, Bayram dolayısıyla Edirnekapı Şehitliğinde yatan rahmetli babamı ziyarete gitmiştik. Hemen yanımızda olan aziz şehitlerimizi de ziyaret ettik. Vatanı için dıştan ve içten kumandalı, ülkenin birlik ve bütünlüğünü hedef alanlara karşı vatan savunmasında gencecik hayatını veren bu aziz varlıklara ve onların ailelerine çok şey borçluyuz.
Siz çelişkiye bakın ki, bu ülkede hem son terörist kalana kadar asker, polis, siviller terörle yasal bir mücadele içinde yurt içinde ve dışında gereğini yapmaktadırlar. Ancak sanki bunlar yapılmıyormuş gibi TBMM’yi işgal edip daha çok tepki oylarıyla kirleten bölücü terör örgütünün temsilcileri devlete adeta meydan okumaktadırlar. Malum parti devamlı isim değiştiriyor. Terör tercihini yapanlara destek olup işbirliği yapanlara hangi ülkede demokratik haklar tanınabilir? İşte, İspanya örneği ve diğerleri…
Türkiye’deki çelişkiyi anlamak zordur. Şimdi de terörle demlenen malum partinin belediye kazandığı yerlerde Kürtçe isim kullanılması zorlaması var. Anlaşılmayan nokta terörle müzakere ve hoşsohbet ve seçim ittifakı değil, ancak mücadele edilir. Aksini düşünenler kendi kendini kandırmıştır. Bu kandırma devam etmektedir. Daha ziyade dışarıdan kullanılanların varlığını sürdürmesi ile mi TC demokratik rejimini dosta düşmana ispatlayacak? Bazıları ile aynı nüfus kağıdı ve pasaportu taşımaktan insan utanıyor. Seçimler gelince ihanet odakları birden kıymete biniyor ve reylerine talip olunuyor. Bu ülkede siyasetçi artık kendi kendini kandırmamalı çelişkiler artık ortadan kaldırılmalıdır. Küçük hesaplar şahsi kaprisler ve basit ayak oyunları terk edilmelidir.
Siyaset kurumunun, siyasetçinin ve yargının itibarı ayaklar altına alınmamalıdır. Ülke gerçeklerini adeta yok sayarak terörün hedefinin yapay bölünmelerle ülkeyi çok kültürlü hale dönüştürme olduğu esas alınmalı; soyut birtakım yazılı hukuka esir düşülmemelidir. Yasalar kutsal olmayıp ihtiyaçlara göre değiştirilebilir.
Ülkenin daha fazla kan kaybetmesine ve bekasının tehlikeye girmesine müsaade edilemez. Akademik kuruluşlar, unvan alıp kulakları üzerine yatanlar ve menfaat dışında başka bir şey düşünmeyen aşırı pasifler ve sözde bazı sivil toplum kuruluşları görevlerini yerine getirmemektedirler. Yıkama yağlama servisi gibi çalışanlar siyasetçiyi de şaşırtmaktadırlar.
Aslında vatandaş işin farkındadır ama çözümü yönetenlerden beklemektedir. Daha ileri bir demokrasi aslında istismar edilmeyen bir demokrasidir.
Türkiye Cumhuriyeti daha nice yüzyılları görecektir. Bu makalemiz aslında gerekli yerlere bir dilekçe olarak da kabul edilebilir.