Av. Hakan Yalçın
Değerli Dostlar, Türk Milli Eğitim sistemini altüst eden, Türkiye’yi parçalayacak alt yapıyı oluşturan ve Türk Milliyetçiliği fikir sistemini yok etmeyi planlayan ve çocuklarımızı ilkokul 1. Sınıftan itibaren yarış atı mantığıyla asosyal ve niteliksiz bir nesil oluşturmak için imzalanan ABD ile 27 Aralık 1947 tarihli “Fulbright” Anlaşmasıdır. Ve bu antlaşmadan neden bir önce vazgeçmeliyiz sizlere aktarmaya çalışacağım.
ABD Fulbright bürosu, Fulbright komisyonu, Fulbright bursu, Fulbright kredisi, …vb çok sayıda ad altında, yalnız Türkiye’de değil, hemen bütün ekonomik, siyasal işgali altındaki ülkelerde çalışmalarını sürdürmektedir.
27 Aralık 1947 tarihli; Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması hakkındaki Anlaşma”nın en önemli özelliği; Türkiye’de kazanılacak Amerikan yanlısı kadroların eğitilme biçiminin saptanması ve bu iş için gerekli giderleri karşılama yöntemlerinin belirlenmesidir. Belirlemeler aynı zamanda, Amerika’nın Türkiye’ye göndereceği uzman, araştırmacı, öğretim üyesi adı altındaki personel için de yapılmaktadır. ABD’ye, Türkiye’de “yardım” edip “işbirliği” yapacak, geleceğin “Türk” yöneticilerini yetiştirmek üzere, Amerika’ya götürülecek Türk öğrenci, öğretim üyesi ve kamu görevlilerinin konumları da bu anlaşmayla belirlenmektedir.
Anlaşmanın 5. maddesi, Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim komisyonunun kuruluşunu belirlemektedir. (Burası çok önemli) “Komisyon; dördü T.C vatandaşı, Dördü de ABD vatandaşı (ki ikisi mutlak C.I.A ajanı olmuştur)olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi, komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı verecektir.”
Bu anlaşmayla, Milli Eğitim Bakanlığı’nda bugün çalışmalarını “etkin” bir biçimde sürdüren, personel politikalarından ders programlarına, pek çok konuda stratejik kararlar önerebilen, “Milli Eğitimi Geliştirme” adlı bir komisyon vardır. 1994 yılında 60 personeli olan bu komisyonda çalışanların üçte ikisi Amerikalıydı.
Amerikalıların Türk Milli Eğitimine 1947 dan beri süregelen ilgileri günümüze dek hiç eksilmedi.
Bu durum, 2007’de de böyledir ve FULBRİGHT COMMİSSİON adı altında Türk Milli Eğitimini biçimlendiren kurulun başında 2007’de Amerikan Büyük elçisi oturmaktadır.
Yalnızca Milli Eğitim’in değil, diğer pek çok bakanlıkların 1947’den başlayarak Amerikalı uzmanlar güdümlendiğine ilişkin acı gerçek, Türkiye’yi Amerikan yarı- sömürgesi durumuna düşürmüştür.
İşin garibi ise, 1947’den bu yana gelen hiçbir hükümetin bu anlaşmayı yürürlükten kaldıralım dememesidir.
Bu şerefli milletin gençlerine gerçek Türk Tarihi’ni öğretmek boynumuzun borcu olmalıdır. Zirâ Türk gencinin cesaretinin de, ferasetinin de, idrâkinin de, inancının da kaynağı gerçek Türk Tarihi’dir. Dolayısıyla, bizi eğitim de dahil her konuda Amerika’nın yarı sömürgesi yapan bu anlaşmadan derhal çıkmak zorundayız.
Saygılarımla…