Fahri Yağlı
(T Haber Genel Yayın Yönetmeni, Akademisyen)
Savaş masum insanlar için bir yıkımdır. Yakın tarihte Karabağ’da, Çeçenistan’da, Filistin’de, Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da masum halk soykırım gibi yok edilmişti. İnsanlığın Ukrayna’da ölmeye başlaması yeni değil
Öncelik ülkeler arası sorunlarda barışçıl çözüm üretmek olmalıdır.Şavaşın etkileri yıllarca devam etmektedir. Millet topyekûn mülteci durumuna düşmektedir. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve savunmasız tüm yaratılmışlar çok büyük tehdit altındadır. Kazananın olmayacağı savaşlarda milyonlarca sivil ve asker hayatın kaybetmiştir. Savaşın sonunda bu dramatik tablo kaçınılmazdır. Acı, kan ve gözyaşı çok fazla sivil insan kaybını güçlü bir şekilde kınayarak seyirci kalan dünyanın gelişmişleri bu savaşlarda işgalciler kadar sorumludur.
Bu işin kazananları ABD-İngiltere, yani Anglosakson dünyadır. Batı dünyasının aklının kimler olduğunu bir kez daha dünya anlamış oldu. ABD olmadan Avrupa’nın askeri gücünün hiç bir şey olmadığı çok net anlaşıldı.
Maalesef Ukrayna/Ukraynalılar, Jeopolitik bir savaşın kurbanı oldular. ABD/NATO-Rusya çekişmesinin ortasında kaldılar. Ülkeleri işgale uğradı. Avrupa içinde mülteci/sığınmacı konumuna düştüler. Rusya, işgalci bir ülke olarak dünyanın gündemine oturdu. Saldırganlığının bir sonucu olarak her alanda devasa yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. Şimdiden tahmin edemeyeceği bir faturayla karşılaşacağı belli olmuş durumda
Rusya-Ukrayna savaşı bitsede devam etsede, bu süreçte ençok etkilene ülke Türkiye’dir. Neden mi? savaş sınırlarmızda, yanıbaşımızdadır. Komşuluk İlişkileri sorumluluk ve tehditleri en üst düzeyde oluşturmaktadır.Türkiye’nin usta eller gibi nakışlar işleyen politik anlayışa sahip olması kaçınılmazdır.
Türkiye mekik diplomasisini uygulayan ve sürecide şu ana kadar iyi yöneten en önemli aktör olmuştur. Aslında bu coğrafyayı vatan edindiğimiz tarihten bu yana biz bunu ustalıkla uygulayabilen bir milletiz. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti bu coğrafyadaki uluslararası oyunları gören ve hisseden stratejileri geliştirmiş olduğu çok nettir. Türkiye için Rusya ve Ukrayna, gerek güvenlik, gerekse ekonomik yönden çok önemli iki komşudur. Savaşın başladığı ilk gün, Erdoğan’ın “Her iki devletin dostluğundan vazgeçmeyiz” açıklaması yapması çok doğru ve milli çıkarlara uygun bir yaklaşımdır.
Türk Milleti “Coğrafya kaderdir.” kuralını iyi bilir. Bunca yıllık yaşam pratiği ve savaş deneyimi bulunan ülkemiz barıştan yana bir millettir. Tarih boyunca daima hakka ve hukuka riayet etmiş, güçlünün değil haklının yanında yer almıştır.
Tarihimizde her türlü ambargoları iliklerimize kadar hissetmiş, yaşamış ve mağdur olmuş bir milletiz. Savaşlar bize göstermiştir ki her türlü zorluklara rağmen silahlı kuvvetlerimiz ve savunma sanayimizi en güçlü seviyeye getirmek zorundayız. Aksi halde bu coğrafyada yaşam hakkınız yoktur. Günümüzdeki savaşlar da bu gerçeği gözler önüne sermektedir.
Her konuda her konuda uyanık ve güçlü olmak zorundayız, güvenlik, ekonomik, enerji, sağlık, savunma sanayisi, yüksek teknoloji, bilişim, milli eğitim ve tarımsal üretim gücü olmazsa olmazdır. Geleneği olmayanın geleceği olmaz derler.
“Su uyur düşman uyumaz” atasözünü hiç unutmayınız!