
Av. Mustafa Özkurt,
Sevgili Olga!Sen Rusya’nın solgun güneş ışığında mavi gözlerini kırpıştırıp, sarı saçlarını savurarakakranlarına parkta brook oynarken, ülkende neler olduğunu anlayamazsın. Çünkü daha yaşın çok küçük. Ancak ilerleyen zaman içinde sende büyüyecek akıllanacaksın. Bu mektubumu akıllandığında da okuduğunda o zaman doğru anlamış olurusun.Uzak diyarlardan senin tanımadığın birinden bu mektubu niçin alıyorsun elbette merak etmişsindir. İlk önce onu anlatacağım.Senin bu gün yaşadığın ülkende eskiden güçlü bir imparatorluk vardı. Demir yumruk monarşiyle idare edilen bu imparatorluğun başında da I. Nikolay adında bir büyüğün vardı. O zamanlar benim ülkemde de Osmanlı Devleti diye büyük coğrafyaya hâkim bir devlet vardı.İşte bu büyüğün olan Rus İmparatoru I. Nikolay İngiltere ve Fransa ile anlaşıp benim ülkemi parçalayıp bir kısmına almak için harekete geçip ona “hasta adam” dedi.Şimdi biliyorum bunlar çok eskiden olmuş şeyler beni niçin ilgilendirsin diyebilirsin. Bir noktada haklısın. Ancak mektubumu ‘büyümüş gibi’ okuduğunda benim ne söylediklerimi iyi anlayacaksın.
Matematikte 2×2=4 ederken, sosyoloji biliminde çoğu kez 2×2=4 etmez. Sosyolojinin kuralları farklı ve hesap edilemeyen etkenlerle doludur. Mesela I. Dünya Savaşında Rusya’nın dostu..! Olan İngiltere ve Fransa yanlarına Avusturalyave Hindistan’dan getirdikleri asker ve gemileriyle Çanakkale Boğazını geçmeye çalıştılar, başarılı olamadılar. Matematik hesaplara göre geçmeleri gerekirdi. Bizde bir söz vardır. “bazı şeyler hesaba gelmez” güzel kızım. Öyle oldu.
Sevgili Olga; Bu I. Dünya Savaşı 1914 te başladı ve 1918 de bitti deseler de inanma. Aslında I. Dünya Savaşı 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Antlaşmasıyla bitti. Savaş bittiğinde ortada ne senin Rus İmparatorluğun ve nede benim Osmanlı Devletim kalmıştı. Her ikisi de tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştı.Unutma.! Sosyal olaylar boşluk kabul etmez. Çoğu zaman işin başında planlanlandığı gibi sonuçlanmaz. 4 Ekim 1853/30 Mart 1856 tarihleri arasındaki yaşanan Osmanlı-Rus savaşından sonra senin ülken Rusya, benim ülkem olan Osmanlı Devletinin içini Kürt, Laz, Ermeni, Slav ve sair etnik gurupları tahrik ederek karıştırdı. Ben hala bu meselelerle az veya çok uğraşıyorum.
Şu andaki senin devlet başkanının Vladimir Vladimiroviç Putin’in bir sözünü hep hatırlarım. O şöyle demişti; ”Camdan evin varsa komşunun camına taş atma!” Ne güzel söylemiş. Ancak kendisi bunu bilmesine rağmen aklını kullanıp, kendisi bundan ders almıyor. Bütün enerjisini gereksiz yerlerde kullanıyor. O da kendi bileceği bir şey.Sevgili Olga;Sen doğmadan evvel ülkende ‘Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ adında bir devlet varken 26 Aralık 1991 tarihinde dağıldı ve Rusya Federasyonu kuruldu.Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği niçin, neden yıkıldı. Ekonomi, Teknoloji istediğin kadar “lojileri” sayabiliriz. Ancak biz sözü Putin’e bırakıyoruz. ”Camdan evin varsa komşunun camına taş atma!” Taşı Sovyetlere, kristal evi olan ABD attı.
Halen taş atmaya devam ediyor.Sevgili Olga, sana benim peygamberim Hz. Muhammed’in bir sözünü hatırlatayım. Peygamberim “Düşmanın silahıyla silahlanın” der. Sende aynı silahları ABD’ye karşı ya kullanırsın veya bekler, yakın zamanda da yıkılırsın. Sanabir büyüğün olarak hatırlatmak istedim. ABD, Ukrayna-Rusya Savaşını durdurmak için devreye girerken, Ukrayna’ya bu güne kadar yaptığı askeri ve mali destekler karşılığında onun yer altı kaynaklarına göz dikmiştir. Bu demektir ki ABD, Rusya ile sınır komşusu olacak.
Son olarak sana tarihten kısa anlatayım. Zamanında Makedonyalı İskender diye savaşçı biri, hocası olan Aristo’ya bir mektup yazarak; ele geçirdiği yerlerdeki insanları elinde tutabilmek için ne yapması gerektiğini sorarken; Halkın ileri gelenlerini sürgü mü edeyim, Onları hapse mi atayım? Yoksa kılıçtan mı geçireyim? Diye sorar:İskender’in bu sorularına Aristo;
“1- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.
2- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.
3- Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.Onun için; İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin.
Birbirleriyle savaşınca, kendini hakem