Dr.Şahin CEYLANLI
Dünya’da millilik vasfını kazanmış her toplumun bir milli ülküsü ve ideali vardır ve olması da gerekir. Bu var olma ülküsü ve idealinin anlamı ve oynadığı rol çok büyüktür. Yürütücü bir güç olduğu herkesin malûmudur. Bu bakımdan; milletleri yaşatan, ilerleten ve yükselten bu ideal ve ülküdür. Bu durumdan yoksun olan toplulukların, dünya milletleri arasında önemli bir yer tutmalarına imkân ve ihtimal yoktur.
Milletler, kendi milli ideallerinin ardından gittiği zaman, tarihte büyük olaylar ve değişmeler olmuştur. Türk Milleti’nin de milli ülkü ve idealleri vardır ve bu idealler, geçmişte çok büyük değişmelere sebep olmuştur. Birkaç Örnek verecek olursak ; Kızıl Elma ideali, Türk Milleti için bir hedefin ve amacın simgesidir. Bu simge,bütün Türklerin bir bayrak altında toplanıp millet olma idealidir. İstanbul’un fethi ile çağ açıp çağ kapatmak, Malazgirt Meydan Savaşı ile Anadolu’nun kapılarını Türk Milleti’ne açmak birer milli ülküdür. Bir başka örnek; Milli birlik duygusunu devamlı ve bir takım vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek Atatürk’ün ifadesiyle Türk Milleti’nin bir milli ülküsüdür. Yunanlılar’ın da Megola İdea ülküsü vardır. Bu ülkü, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğuna son verdiği günden beri devam eden bir ülküdür. Böylelikle, eskiden Bizans’a ait olan bütün toprakları yeniden ele geçirmek ve İstanbul başkent olmak üzere Helen İmparatorluğunu yeniden oluşturmaktır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Var olma ideal ve ülküsü, bir millette ne kadar kuvvetli olursa, o millet diğer milletlere nazaran her yönden üstün ve başarılı olur. Bu durum, yüzyıllar öncesinden beri milletleri daima meşgul etmiştir. Bir millet, üstün gelmek veya boyunduruğu altına almak istediği bir milletin öncelikle kültürünü ve milli idealini bozmaya ve daha sonra da ortadan kaldırmayı düşünür. Tarih, bu şekilde örneklerle doludur. Dünya’da ileri teknolojiden de faydalanılarak, bir milletin başka bir millete kültür aşılaması ( kültür emperyalizmi-manevi sömürgecilik ) daha da kolaylaşmıştır.
Türkiye gibi önemli bir coğrafyada yaşayan Türk Milleti de, bulunduğu jeopolitik durum sebebiyle bu tür saldırıların en büyük hedefi haline gelmiştir. Türk Milleti’nin kültürünü ve var olma mefkuresini veya ülküsünü oluşturan en önemli itici güçleri dil, din, ülkü birliği, örf ve adetler, gelenek ve görenekler, milli tarih şuuru gibi unsurlardır. İşte emperyalist düşünceli milletler, bu unsurları ortadan kaldırdıkları andan itibaren, Türklük ideali de ortadan kaldırılmış olacaktır. Türk Milleti’nin geçirmekte olduğu sıkıntı ve bunalımın ana kaynağı burada yatmaktadır. Yukarıda belirtilen bu unsurların sarsıntı geçirmesi, günümüzde ve gelecek için tehlike ve endişe oluşturmaktadır.
İşte bu gerçeklerden hareket ederek, Türk Milleti’nin var olma idealini sonsuza kadar ayakta tutmak, yaşatmak ve geliştirmek istiyor isek, Türk Milleti olarak topyekun aynı duygu ve düşünce etrafında kenetlenmek gerekmektedir. Bu var olma ideali ve ülküsü yaşadıkça millet olarak ilerleyecek ve Dünya’daki lâyık olduğumuz yere gelmek en büyük dileğimiz olacaktır.