
Hüda Par tarafından, 15~16 Şubat 2025 tarihinde Diyarbakır’da “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” düzenlendi.
Bu çalıştaya Hüda Par yanlılarının yanı sıra AKP’nin eski/yeni bölge Milletvekilleri ile çeşitli kesimlerden “Siyasi Ümmetçi Kürtçüler” ve “Sosyalist Kürtçüler” de katıldı.
Gerek Kürt Çalıştayı’nda yapılan konuşmalarda, gerekse ‘Sonuç Bildirgesi’nde çözüm olarak özetle aşağıdaki hususlar ifade edildi.
“1- Ulusçu/Kemâlist resmî ideoloji yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Ayırımcılık sonlandırılmalıdır.
2- Şeyh Said’e, Seyid Rıza’ya, İskilipli Atıf’a, Ahmet Kaya’ya yapılan zulümden dolayı devlet özür dilemelidir. İtibarları iade edilmelidir. İmralı’yla barışılıyorsa, Kandil’le de barışılmalıdır.
3- Milli Eğitim müfredatından inkârcı söylemler çıkarılmalıdır. Resmî ideolojinin tezlerinden vazgeçilmelidir.
4- Kürtçe anadilde eğitim sağlanmalıdır. Kürtçe 2.resmî dil olarak tanınmalıdır. Kürt varlığı Anayasal güvence altına alınmalıdır.
5- Eşit vatandaşlık temelinde yeni bir Anayasa hazırlanmalıdır.
6- Kürtler, siyasî, etnik, dinî ve sosyal tüm haklarına kavuşmalıdır.
7- (Dört ülkedeki) Kürtleri birbirinden ayıran sınırlar sembolik hale getirilmelidir.
8- Türkiye, kuzey Suriye’deki Kürtlerin özerk bölge oluşturmasına destek olmalıdır.
9- Kürtlerin, yoğun ve toplu olarak yaşadığı Kürdistan ümmet coğrafyasının merkezindedir.
10- Kürt meselesi, yüzyıllardır çözüm beklemektedir. Ankara’nın saadeti, Diyarbakır’ın huzuruna bağlıdır. Kürdistan’da yaşayan insanlar huzur istemektedir.” HÜDA PAR’ın bu iddia ve talepleri, DEM Partisi’nin iddiaları ve talepleri ile de örtüşmektedir.
Bu ifadeler;- Türkiye’nin bütünlüğüne karşı ve Cumhuriyeti yıkmaya yönelik görüşlerdir.- Türk/Kürt kardeşliğini bozmaya, Türk Milleti’ni bölmeye yönelik ifadelerdir.- Tarihi gerçeklere dayanmayan, doğru olmayan iddialardır. Meselâ, dillerine doladıkları ‘Kürdistan’ hiçbir zaman Anadolu’da var olmamıştır.
Bu konuyla ilgili onlarca bilimsel kaynaktan birkaçının tespit ve görüşlerini aşağıda bilgilerinize sunuyorum:
“ Kürdistan tabirine tarihi kaynaklarda 12. yüzyıldan itibaren rastlanmaktadır. “Kürdistan” terimi, ilk defa Selçuklu Sultanı Sancar (1117 – 1157) zamanında coğrafi ve idari bir terim olarak ortaya çıkmıştır. İran’daki Zagros dağlarının doğusunda Hemedan, Dinaver, Kirmanşah, Behhar, Hulvan vilayetleri ile Zagros dağlarının batısında Sincar ve Şehrizor vilâyetlerini kapsayan bu bölgede Kürdistan adıyla bir eyalet kurulmuş ve eyaletin valiliğine de Sultan Sancar’ın yeğeni Süleyman Şah tayin olunmuştur. Eyalet genel olarak, bugünkü İran’ın Kuzeybatısı ile Irak’ın Kuzeydoğusunu kapsıyordu. Bu bölge dağlık mıntıka olduğu için 12. yüzyıla kadar dağlık manasında “el-Cibal” olarak ifade edilmiş, Sultan Sancar döneminden itibaren de bu “dağlık bölge” için Kürdistan tabiri kullanılmıştır. Bu bilgiyi de ilk defa Arap asıllı İranlı tarihçi Hamdullah Müstevfi el Kazvinî (1281~1349) vermiştir. Kazvinî, “Nüzhetü’l Kulüb” adlı eserinde, İlhanlı Devletinin idari taksimatı hakkında bilgi verirken, coğrafya olarak yani yer adı olarak Kürdistan’dan bahsetmekte ve Kürdistan’ın, bugünkü Irak ve İran sınırları içindeki 16 kasabayı kapsadığını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, bahsettiği Kürdistan bölgesi, Anadolu coğrafyasında bir bölgeyi değil, bugünkü Irak ile İran arasındaki bölgeyi kapsıyordu. Şu anda İran’da aynı yerde Kürdistan Vilâyeti bulunmaktadır. Buraların Türkiye ile hiçbir alakası yoktur. Eski tarihli Batı ve Arap kaynaklı haritalarda XIX. asıra kadar Kürdistan, İran’daki o bölgelerde gösterilmektedir. Aynı haritalarda Hakkâri ve Van bölgesi ise Hazar Denizi’ne kadar Turkomania (yani Türkmenlerin yaşadığı yer) olarak kaydedilmektedir. Eyalet sisteminden Vilayet sistemine geçilen 1864 tarihinden sonraki Anadolu haritalarının bazılarında, Batılıların (bilhassa İngilizlerle Fransızların) ve Rusların etkisiyle siyasi bir tanım olarak Kürdistan ibaresi görülmektedir. Gerçekte tarihi Kürdistan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsamamaktadır. Kısacası, Anadolu’da ‘Kürdistan’ diye bir yer hiçbir zaman olmadı. ”
1. Tarihte Türkler ve Kürtler Sempozyumu, TTK, 2014/Ankara, 1.Cilt, s.167, Prof.Dr. Orhan Kılıç’ın bildirisi ve 1.Cilt, s.229~230, Prof.Dr. İbrahim Yılmazçelik’in bildirisi;
Prof.Dr. Abdulhalûk M.Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, 1994/İstanbul, s.105~116;
Türk Ocakları Merkez Yayını, Güneydoğu Anadolu’nun Tarihi, Kültürel, Ekonomik, Jeopolitik Ve Sosyal Durumu, 1992/Ankara, s.11;
Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ocak/2014, Yeniçağ. (Edip Tekkol)