Av. Halil Altıparmak,
Başlıktaki ifade uzun zamandan beri üzerinde çok düşündüğüm, çok durduğum bir konuyu tam olarak açıkladığına inandığım bir ifadedir.
Neden çok düşündüm ve üzerinde çok durdum bu ifadenin?
Şu nedenle; uzun yıllardan beri, yaklaşık 30 yıldan beri gerek televizyonlarda, gerek gazetelerde, gerekse yaptığım konuşmalarda ATATÜRK anlatıyorum. Zaman zaman istediğim sonucu alamıyor muyum acaba diye bir duyguya kapıldığım oldu. Kısa süren bu dönemlerde tespit ettiğim işte bu yukarıdaki ifade oldu: Gizlenen ATATÜRK!
Daha somut bir olay olarak da şunu anlatabilirim: Uzun yıllardan beri ülkemizde ATATÜRK’Ü gayet güzel anlatan bir kişi, yazdığı bir kitapta ATATÜRK’ÜN dünyada tek millet, tek devlet fikrinin taraftarı olduğunu yazmış. Hem de bu görüşünü Nutuk’ta yazdığını iddia ediyor. Akıl alır gibi değil, inanılır gibi değil. Daha önce Nutuk’u ilk baskısından, yani Arap Alfabesi ile yazılmış olanından okumuştum. Bu iddia üzerine yeniden ve çevirme yaparak okudum. Şu anda çeviri hali basım için bekliyor. İddiada bulunan yazarın dediği bölümü okuduğumda iddiası ile hiçbir ilgi olmadığı gibi tamamen tersi görüş ileri sürüyordu Büyük ATATÜRK.
Adını vermediğim bu meşhur yazarımızın bu tavrı beni daha da derin araştırma ve düşünmeye sevk etti.
Sonuçta GİZLENEN ATATÜRK düşüncesi bende yer etmeye başladı. Ülkede yaşadığımız fikrî gelişmeleri de birleştirdiğimizde bu durum daha da bir açıklık kazanmaktadır.
Gerçek ATATÜRK’Ü toplumdan gizlemek adına onun vefatından sonra yapılan bir takım gayretleri görmemezlikten gelemeyiz ve artık gelmemeliyiz.
Ülkemizde yaşadıklarımızı doğru değerlendirmek adına şapkamızı önümüze koyup düşünmeye başladığımızda yeni fikirler, yeni düşünceler olması gerektiğini anlamak zorundayız. En azından bir kesim için böyle.
Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü, Türk Milleti adına yola çıkan bir Türk Milliyetçisi olarak görmemek, böyle değerlendirmemek başlı başına bir gizliliktir, gizlemektir.
Çok basit sorularla bile bu konuyu açıklamak mümkündür.
Nedir o sorular?
Birincisi; ATATÜRK, ne için mücadele etti, ne için yola çıktı?
Bu sorunun cevabı çok basit değil mi? Türk Milleti için. Zaten kendisi de böyle söylemiyor mu?
İkincisi; Kime güvenerek yola çıktı?
Türk Milleti’ne. Zaten kendisi de böyle söylemiyor mu?
Daha başka sorulara gerek bile yok.
Bu kadar yalın gerçekler ortada iken TÜRKSÜZ bir ATATÜRK üretmeye, yaratmaya çalışmanın gereği, anlamı nedir?
Evet!
Ülkemizde bir kesim, maalesef TÜRKSÜZ bir ATATÜRK yaratmak için çok özel gayretler sarf etmiştir ve de etmeye devam etmektedir.
Biliyorum, son zamanlarda bu durum yani bu gayretler olumlu anlamda değişmeye başlamıştır, ama yine de alınacak daha çok yol vardır.
Türksüz bir ATATÜRK üretmek, yaratmak için gösterilen gayretler ATATÜRK düşmanlığı ile doldurulan bir takım kişiler için de bulunmaz fırsatlar yaratmıştır.
Türksüz bir ATATÜRK üretme, yaratma gayretleri, Türksüz ve milliyetsiz din isteyenler için bir kaynak oluşumunu getirmiştir.
Bütün dünya, Millî Mücadele yapanlar için Milliyetçilerin mücadelesi diye yazarken, söylerken ve de ATATÜRK umdeleri, ilkeleri arasına Milliyetçiliği özellikle koyarken Milliyetçilikten bu kadar kaçmak, korkmak ve onu gizlemek nedendir?
Kendi soyadını her tür duygusal bağları aşarak ATATÜRK koyan, yani Türksüz bir soyadı almayan bir büyük dünya liderinin Türk Milliyetçiliğini kim, neden gizlemeye çalışır? Düşünelim bakalım.
Bir gün bana iyi niyetle sürekli ATATÜRK anlatmaya çalışan bir arkadaşıma şu soruyu sordum. ATATÜRK ne için bu olağanüstü mücadeleye girişti? Cevap kem, küm oldu. Baktım gerçekten bu konuyu düşünmemiş. Dedim ki, ATATÜRK, Türk Milleti’ni kurtarmak için bu olağanüstü gayrete girişti. Bana verdiği cevap ne oldu biliyor musunuz? Bunu hiç düşünmemiştim.
Üniversiteden ATATÜRK’Ü seven bir hoca arkadaşıma biraz ATATÜRK gerçeğini anlatınca söylediği söz şu oldu: ATATÜRK ile Türk Milletini bir araya getirmeyi hiç düşünmemiştim.
Bütün bu anlattığım somut örnekler ve diğer nedenler, başlıktaki Gizlenen ATATÜRK ifadesini kullanmanın doğru olduğunu bana gösterdiği için böyle bir yaklaşım sergiliyorum.
Bir konuyu daha belirtmekte yarar görüyorum. Milliyetçi olmanın ölçüsü açıkça bellidir: Milletini sevmek ve ona gönülden aidiyet duymaktır. Başka bir ölçüye gerek var mı?
Çok genel olarak aktarmaya çalıştığım bu konuya zaman zaman değineceğiz. Çünkü, biliyorum ki, Büyük ATATÜRK’Ü gerçek yerine hep beraber oturttuğumuz zaman bir çok zorluğu bütün bileşenleri ile Türk Milleti olarak aşacağız.
Bu konu bu aşamadan sonra ülkemiz için daha da önem kazanacaktır ve bunu da hep beraber göreceğiz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyen ATATRÜK’ÜMÜZE samimiyetle sahiplenenlere ne mutlu!