Güzelliği ile çevresindeki tüm erkekleri etkileyen, bunu da çok iyi bilen Sara’nın böylesi bir durumla karşı karşıya kalması onu bir kez daha hayrete düşürmüştü! İçinden ‘’ukala ne olacak, cevap verirken yüzüme dahi bakmadı! Nezaketen de olsa insan bir bakar’’ diye söylenmekten de kendini alamadı…
Sarp Üsteğmen, yine tok bir ses tonuyla:
• Benim anlatacaklarım bundan ibaret, BG İrtibat subayının başka bir sorusu yoksa toplantımız sona ermiştir…
Serdar Üsteğmen:
• Tamam, Sarp ’çığım. Sara Üsteğmenim, başka bir sorunuz var mıydı?
Sara, başını ‘hayır yok’ anlamında salladı. Toplantı sona ermişti.
Veda için sırayla tokalaştılar. Sara Üsteğmen, Sarp Üsteğmene elini uzattığı sırada, Sarp Üsteğmen:
• Tanıştığımıza memnun oldum. Umarım, ateş kesi bozan tarafı da dinler, sonra bizi de bilgilendirirsiniz. Bu arada Türkçeniz çok iyi. Anlaşılan bu nedenle İrtibat subayı olmuşsunuz. Sanırım Rum tarafıyla da Rumca konuşuyorsunuzdur. İyi günler diliyorum, diyerek Sara’yı başıyla bir kez daha selamladı.
Ama bu defa Sara’nın gözlerinin içine baka, baka çok sıcak bir ifadeyle konuşmuş. Gözlerinin koyu yeşili, Sara’nın gözlerinin mavilikleriyle öylesine kaynaşmıştı ki, sanki bu bakışmalardan yepyeni bir göz rengi doğmuştu…
Sara da veda için Sarp Üsteğmenin elini sıkarken, gözlerini ondan hiç kaçırmadı. Tam tersine Sarp Üsteğmenin bakışlarının içinde hep kalmak istercesine uzun, uzun baktı. Bu heyecan dolu bakışlar Sarp Üsteğmene karşı ne hissettiyse onu anlatıyordu…
Sara:
• Ben Rumca bilmiyorum. Ama Türkçeyi bilirim. Bu arada İngilizceyi de çok iyi konuşurum. Rum tarafıyla görüşüp sonuçtan sizi de haberdar edeceğim. Benim iletişim numaram Serdar Üsteğmende var. Bana her zaman ulaşabilirsiniz. Bu görüşme için çok teşekkür ediyorum.
Toplantı sona ermiş, her üçü de geldikleri yöne doğru hareket etmişti. Ancak Sara Üsteğmen, bindiği aracın şoförüne biraz beklemesini söyledi. Sarp Üsteğmen gözden kayboluncaya kadar onu dikkatle izledi. Sanki Türk Subayı ona bir daha bakacakmış gibi hissetmişti. Ama hissettiği gibi olmamış, Sarp Üsteğmenin bindiği araç Türk mevzi hattını hızla geçerek gözden kaybolmuştu…
Sara, karargâha dönünce önce odasına çıktı. Sonbahar olmasına rağmen gündüz saatlerinde ada hala çok sıcaktı.
Ter içinde kalmış, üniforması da sırılsıklam olmuştu. Aceleyle soyundu, banyoya geçerek kendisini ılık suyun kollarına bıraktı. Bir süre duştan akan o ılık suyun altında kaldı.
Yorgunluktan halsiz düşen bedeni iyice gevşemiş az da olsa kendine gelmişti. Sonrasında küvete uzanarak, ılık bir köpük banyosu yapmaya karar verdi. Köpük banyosu yaparken az önce yapmış olduğu görüşmede gözlerini bakmaktan alamadığı o Türk komutanı düşünecekti. Aklında bin bir türlü düşünce belirmiş, her biri ayrı bir cevap arıyordu…
Ama gerçek olan bir şey vardı ki, o bir çift yeşil gözü unutması mümkün değildi! Acaba bir daha onu görebilecek miydi? Acaba o da, kendisine karşı bir şeyler hissetmiş miydi? Acaba şimdi ne yapıyordu? Acaba, acaba, acaba?
Banyodan çıktı. Bu soru yumaklarının arasında yatağına uzandı. Bana neler oluyor böyle diye düşündü! Ancak onu her düşündüğünde kalbi yerinden fırlayacakmış gibi hissediyordu.
‘’Aman tanrım, yoksa âşık mı oldum?’’ Diye mırıldandı. Çünkü bu duygularına verecek başka bir cevap bulamamıştı…
Sarp Üsteğmenin de Sara ile yapmış olduğu görüşmeden dönerken içinde tuhaf bir duygu belirmiş! Az önce veda ettiği bu Finli kadın subayın bakışlarındaki gizemli mananın, veda ederken avuçlarında hissettiği titrek sıcaklığın ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyordu…
“Allah, Allah ne mana? Görevini yapan güzel bir kadın subay hepsi bu’’ Diye söylendi…
Please follow and like us:
Geçmişten
30 Temmuz 2024
12 Mayıs 2024
10 Şubat 2024