Dr. Şahin CEYLANLI
Dernekler bir bakıma; bir araya gelme, biz duygusunu geliştirme, birbirinden haberdar olma, kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir ortam ve yeni gündemler oluşturma, ülke meselelerine katkıda bulunma ve buna benzer amaçlarla belirli kişiler tarafından kurulurlar. Örgütlenmiş bir yapı her zaman bireysel mücadeleye göre daha etkin ve amaç geliştirmede daha fonksiyonel olmaktadır. Bu açıklamaların ışığında Aydınlar Ocakları nasıl hareket etmeli:
Aydınlar Ocakları; bir sivil toplum kuruluşu hüviyeti içinde, Ana Tüzüklerine uygun , Dernekler Kanunu ve Dernekler Yönetmeliğine aykırı olmayan, yeni gelişmeler karşısında bir takım girişim ve bir çok etkili ve ses getirici faaliyet yapabilirler. Bu cümleden hareketle; milli ve milletlerarası konularda Türk Milleti’nin menfaatleri doğrultusunda, milli birlik ve beraberliği, Türk Bayrağı, Türk Milleti ve Türk Vatanı kavramlarını ilke edinerek onların tesisine çalışmalıdır. Ayrıca, Devletimizin milli ve üniter devlet olma özelliği de asla unutulmamalıdır.
Faaliyet ve çalışmalar yapılırken her yönüyle detaylı incelemeler yapılmalı, tarım, hayvancılık, şehirleşme, uyuşturucuyla mücadele, kültür, eğitim, turizm, siyaset, dil, tarih, ekonomi ve buna benzer konularda açık oturum ve konferanslar organize edilmeli, bu konularda raporlar hazırlanarak ilgili mercilere gönderilmeli, yayın faaliyetlerine büyük önem verilmeli, yurt dışına ve özellikle Türk Dünyasına kültür ağırlıklı geziler organize edilmeli, üyelerle yıkılmayan bir sosyal bağ ve dayanışma içine girilmeli, ülke yararına faydalı olabilecek bütün düşünce ve fikirlere önem verilmelidir. Aydınlar Ocakları fikir ve düşünce üreten ve ürettiği fikir ve düşünceleri yayan ve kamuoyuyla paylaşan bir kuruluştur.
Aydınlar Ocakları; her şeyden önce, bulundukları ilin ve ilçenin protokolüne mutlaka girmeli ve bu hususta Ocak Yöneticilerinin gerekli gayret ve hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir.
Senede iki defa yapılan , Türkiye ve Dünya’daki son gelişmelerin de değerlendirildiği Aydınlar Ocakları Şûraları, bütün Ocakların ortak faaliyeti olduğundan; önemi kavranarak, her Aydınlar Ocağı’nın kalabalık delege grubuyla katılması ve en az bir tebliğ sunması gerekir. Bu durum aynı zamanda ; Ocaklar arasında bir sosyal dayanışma ve işbirliği ortamını da canlı tutacaktır. Şura’ya ev sahipliği yapan Ocak, Şura’yı “ Şura Yönetmeliği “ esaslarına göre düzenlemeli ve gerekirse Şuralar dört güne çıkarılmalıdır.
Bu vatanın birliği, dirliği ve bölünmez bütünlüğü için canlarını çekinmeden vererek şehit düşen kahramanlar asla unutulmamalı, şehit kuruluşları ve şehit aileleriyle iyi ilişkiler içinde bulunulmalı , onların her türlü sorununa ortak olunmalı , şehitlikler mutlaka ziyaret edilmeli ; şehit çocuklarının eğitim ve öğretim yapabilmeleri için gerekli yardım ve desteğin en iyi şekilde yerine getirilmesi, şehit cenazelerine kalabalık üye gruplarıyla iştirak edilmesi, Aydınlar Ocakları’nın en büyük faaliyeti ve görevi olmalıdır. Ocak Yöneticileri’nin, bulundukları yerlerdeki Yerel Yöneticilerle iyi ilişkiler kurarak, şehit isimlerinin yaşatılması için cadde , sokak ve semtlere onların isimlerinin verilmesini sağlamaları ve ” Şehitler Abidesi “ yapılması hususunda da gerekli projeleri hazırlayarak ilgililere teslim etmeleri çok doğru bir hareket olacaktır.
Türkçeye sahip çıkmak için Aydınlar Ocakları neler yapmalıdır: Öncelikle gerek günlük konuşma dilimizde ve gerekse yazı dilimizde olsun Türkçe kelime kullanmaya bütün üyelerin titizlikle özen göstermesi ve mümkün olduğunca yabancı kelimeleri kullanmamaya gayret etmeleri gerekir. Karamanoğlu Mehmet Bey gibi Mustafa Kemal Atatürk de Türk Diline oldukça önem vermiş ve Türk Dil Kurumunu kurarak Türkçeyi yabancı kelimelerden temizlemeye çalışmıştır.
Günümüze baktığımızda; asırlar boyunca saf haliyle kullanılan Türk Dili yozlaşma ve yabancılaşmayla karşı karşıya bulunmaktadır. Oysa ki; Türk Dili’nin ilk hali tamamen Türkçe kelimelerden meydana geliyordu. Şimdi ise, dilimizde sayısız yabancı kelime bulunmaktadır. İşte, Aydınlar Ocaklarına düşen en büyük görevlerden biri de mefhumlar anarşisiyle mücadele ederek milli varlığımızı meydana getiren unsurları yaşatıp kuvvetlendirmek olmalıdır. Rahmetli Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun söylemiş olduğu şu sözler: “ Türkçe giderse Türkiye gider “ asla unutulmamalıdır.
Yabancı dille Eğitim ve öğretim yapmak asla kabul edilemez bir durumdur ve Türkiye’nin egemenlik haklarına karşı yapılan en büyük kötülük ve saygısızlıktır. Yabancı dille eğitim ve öğretim yapmak başka bir şey, yabancı dil öğrenmek başka bir şeydir. Herkes istediği yabancı dili öğrenebilir fakat, eğitim ve öğretim kurumlarımızda yabancı dille eğitim ve öğretim yapma hususuna yetkililerin asla müsaade etmemeleri gerekir. Aydınlar Ocaklarına bu yönden de büyük görevler düşmektedir.
Aydınlar Ocakları, yabancı kimlikler karşısında Türk Kimliği’nden asla taviz vermemeli. Hüseyin Nihal Atsız Hoca bu konuda ne kadar güzel söylemiş: “ Biz Türk’üz. Tarihimize ve yakın mazimize dayanarak Türk’üz der ve bundan haklı bir iftihar duyarız.” Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk de aynı konuda şunları söylüyor: “ Bu memleket tarihte Türk’tü, bu gün de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”
Aydınlar Ocakları’nın Ana Tüzüklerinde “ Türk Milliyetçiliği “ ibaresi bulunmaktadır. Bu bakımdan; bazı güç ve karanlık odaklar tarafından ve beklenmedik zamanlarda , Aydınlar Ocakları’na karşı düşmanca tavır, yanlış değerlendirme ve yorumlar yapılmaktadır. Fakat bu tür hareketler Ocakların haklılığını ortaya kaymaktadır. Bu konuda, Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin değerli üyelerinden ve uzun yıllar İlim – İstişare Kurulu’nda görev yapan rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör şunları söylüyor: “ Biz Türk milliyetçileri milliyetçiliğimize karşı yapılan suçlamaları şeref madalyası olarak taşımaya alışmış kimseleriz.”
Aydınlar Ocakları’nın titizlikle üzerinde durmaları gereken bir diğer mesele de, binlerce yıldır varlığını sürdüren ve Milletimizin teminatı ve gurur kaynağı olan “ Türk Ordusu “ na sahip çıkmak, O’nu karanlık odaklara ve düşmanca hareket edenlere karşı korumak olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk bu konuda da şöyle söylüyor: “ Ordu, Türk ordusu. Bütün milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad “
Son yıllarda; Avrupa Birliği ve Soros Vakfı fonlarından destekli birtakım yeni vakıf ve dernek kurularak veya kurdurtularak, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ahlaki yapısına şekil verdirilmeye çalışılmaktadır. Bu dışarıdan kumandalı kuruluşlara çok dikkat edilmeli ve yaptıkları faaliyetler yakından takip edilerek , milletimizin menfaatlerine ters düşen çalışmalar karşısında, Ocakların basın toplantıları yaparak veya basın bildirileri hazırlayarak kamuoyuna açıklama yapmaları , hepimizin vicdanlarını rahatlatacaktır. Ocakların yöneticileri ve üyeleri bu hususları göz önüne alarak , kendi kuruluşlarına en iyi şekilde sahip çıkmaları boyunlarının borcu olmalıdır. Bu böyle olmakla beraber; çok faydalı, etkili ve olumlu faaliyetlerde bulunan Ocakların da haklarını teslim etmek gerekir. Temennimiz, bu şekilde faaliyet gösteren kuruluşlarımızın sayılarının artmasıdır. Ayrıca, Aydınlar Ocakları’nın mali yönden de kuvvetlenmesi en büyük dileğimizdir. Bu açıdan da gerekli adımların atılması yerinde olacaktır.
Aydınlar Ocakları’nın, her türlü tertip, oyun, tezgah ve tehlikeye karşı iç bünyelerini kuvvetlendirmeleri ve mevcut üye sayılarını temsil gücü yüksek , inisiyatif sahibi ve üyeliğe mani bir hali olmayan akademisyen , sanayici , işadamı , serbest meslek sahibi ve onurlu kişilerle takviye etmeleri çok önemlidir. Alınacak bu yeni üyeler , Aydınlar Ocakları’nın gücüne güç katacaktır. Türk Vatanı üzerinde oynanan oyunları n ve kurulan tuzakların farkına varılarak, yapılacak olan faaliyetlerin bir bölümünü de bu yönde yoğunlaştırmak gerekmektedir. İllerde Türk Milli Kültürü’ne üstün hizmetlerde bulunmuş kişiler tespit edilerek, bu kişilere gerekli ödüllerin verilmesi, Türkiye üzerinde hevesi olanları telaşlandıracak ve dolayısıyla, Türk Milleti için gözünü budaktan esirgemeyen kişi, kurum ve kuruluşların var olduğunu bileceklerdir. Bütün bu olasılıklar göz önüne alındığında; Aydınlar Ocakları , yapmış olduğu ve yapacağı yeni çalışmalarla milletimizin bağımsızlığının ve geleceğinin teminatı olmalıdır. Aydınlar Ocakları aynı zamanda bir okuldur. Gerçekten yapmış olduğu girişim ve faaliyetleriyle bir okul görevi görmektedir. Ocakların bu özelliklerinin devam edebilmesi için büyük bir çaba ve gayret içinde çalışma yapmaları ve bu çalışmaları yaparken de araştırma ve geliştirme ( AR – GE ) sistemine önem vermeleri gerekir. Yapılacak olan açık oturum, konferans ve buna benzer faaliyetlerde aktüel ve canlı konuların ve konuşmacı olarak da o konunun uzmanları seçilmelidir. Dolayısıyla, Ocakları’nın nasıl bir kuruluş olduğu, gayesi , yaptıkları, yapacakları kamuoyuna en iyi şekilde anlatılmalıdır.
Aydınlar Ocakları’nın bünyelerinde doğabilecek ayrışmalara kesinlikle müsaade edilmemeli ve o ortamı oluşturan üyeler için tüzük ve ilgili kanun ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde gerekli işlemlerin yapılması ; Aydınlar Ocakları’nın geleceği açısından ve uzun yıllar yaşaması için çok önemlidir. Hizipleşme hadisesi öyle bir olgudur ki; yapılacak olan iyi niyetli her şeyin önünde bir engel oluşturur, kırgınlıklar ve küskünlükler meydana getirir. Birlik olmazsa hiçbir şey yapılamaz Bu konuda da Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “ Büyük işler, önemli atılımlar; ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir.”
Aydınlar Ocakları’nın 53 yıllık faaliyet döneminde olduğu gibi, yine ülkemizi ilgilendiren milli meselelerde, milli ve manevi değerlere bağlı nesillerin yetiştirilmesinde üzerlerine düşen görevleri yaparak, Ülkemizin milli birlik ve bütünlüğünden yana, Türk Milliyetçiliği anlayışı içinde çalışmalarını sürdürerek yeni ufuklara doğru yol almaları en büyük dileğimiz olacaktır.
26 Mart 2023, İstanbul
Bu
23 Mart 2023, İstanbul