Aydınlar Ocakları 45. Büyük Şûrası, 12-14 Mayıs 2017 tarihleri arasında, Atatürk ve arkadaşlarının, 98 yıl önce, 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele’nin ve Cumhuriyet’e giden yolun ilk adımını attıkları Samsun’da, Samsun Aydınlar Ocağımızın ev sahipliğinde yapılmıştır.
19 Mayıs 1919, Milli Mücadele’nin fiilen başladığı tarihtir.Bu tarih; “Çanakkale Zaferinin devamı, Kurtuluş Savaşı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü”dür. Türk milliyetçiliği düşüncesini temel ilke kabul eden Aydınlar Ocakları olarak, Yüce Atatürk’ün bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni, çeşitli kumpas ve tuzaklara rağmen, sonsuza kadar bağımsız, egemen, birlik ve bütünlük içinde yaşatma azim ve kararlılığı içindeyiz. Bugün de, güvenlik güçlerimizin bölücü terör örgütüne karşı binlerce şehit ve gazi vererek yıllardır yürüttükleri kahramanca mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Son günlerde Atatürk’ün şahsında Türkiye Cumhuriyeti’ni yıpratmak amacıyla sürdürülen haince ve alçakça saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Yönetim sistemimizde önemli gelişmelere yol açması beklenen 16 Nisan Anayasa Referandumunun ardından gerçekleştirilen Aydınlar Ocakları 45. Büyük Şûrası’nda ülkemizin bugün karşı karşıya bulunduğu iç ve dış meseleler görüşülmüş ve alınan kararlar aşağıda Yüce Milletimizin takdirlerine sunulmuştur.
1. DEMOKRATİK HAYAT VE UYUM YASALARI: 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylaması sonucunda “Parlamenter Sistem”dendünyada ilk defa Türkiye’de uygulanacak bir “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçilecektir. Toplumsal bir mutabakat sağlanabilmesi için, “uyum yasaları” iktidar – muhalefet işbirliği ile çıkarılmalıdır. “Uyum yasaları” çıkartılırken, yeni sistemin “kuvvetler ayrılığını”, “hukukun üstünlüğünü” ve “insan haklarını” güvence altına alacak düzenlemelerle inşa edilmesine çalışılmalıdır. “Uyum yasaları” kapsamında Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılacaktır. Bu bakımdan öncelikle “temsilde adaleti” öne alan, küçük partilerin de Meclis’te temsil edilmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
2. BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI: “FETÖ ile mücadele” kapsamında boşaltılan yargı kadrolarında “parti yargısı” oluşturacak düzenlemeler ve atamalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Hâkimler Savcılar Kurulunun (HSK) yeniden oluşturulmasında, yargı mensuplarının ve bürokratların atamalarında ölçüt, sadece adalet, ehliyet ve liyakat olmalıdır.
3. EKONOMİK DURUM: Türk ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu risklerin başında; cari açık, dış borç, düşük büyüme, işsizlik ve turizm gelirlerindeki gerileme sonucu doğan döviz pozisyonu açığı gelmektedir. İstikrarsızlığın bir göstergesi olan enflasyon, Nisan 2017’deki yüzde 1,31 artışla TÜFE’de yıllık 11,87’ye yükselmiş ve böylece Ekim 2008’den beri en yüksek seviyesine gelmiştir. Dış borçların ödenmesi için öncelikle gelir yaratılması ve döviz açığının kapatılması gerekmektedir. Ekonomimizin sorunlarının çözüme ulaşması için, istihdam üzerindeki yüklerin düşürülmesi, yatırımların canlanması için ortam yaratılması, devletin doğrudan değil de iş yaratarak istihdama katkıda bulunması gerekmektedir.
Tarıma elverişli araziler korunmalı, tarımla uğraşan faal nüfusun tarım dışına çıkması önlenmeli ve tarıma yeterince destek ve teşvik verilmelidir.
4. İŞSİZLİK ve KADIN İSTİHDAMI SORUNU: Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan biri, işsizlik ve kadın istihdamıdır. TÜİK verilerine göre, 2017 Ocak ayında işsizlik oranı yüzde 13.3’e çıkmıştır. Gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 24.5’a yükselmiştir. 3 milyon 985 bin işsiz sayısına, ”iş aramayıp çalışmaya hazır olan” işsiz sayısını da eklediğimizde, fiili işsizlik oranı yüzde 19.6, işsiz sayısı da 6 milyon 493 bin kişidir. Ülkemizde kadınların işgücüne katılım oranı çok düşüktür. Kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 50’nin altında olduğu ülkeler arasında kalkınmış ülke pek yoktur. Bu oranı yükseltmeden kadınların siyasi hayatta temsil oranını yükseltmek pek mümkün olamaz.
Çalışma hayatında cinayet halini alan iş kazalarını önleyici tedbirler alınmalı, iş güvenliğine büyük önem verilmelidir. Çalışanların sendikal hakları kesinlikle korunmalıdır. Kıdem tazminatı sorunu hakkaniyet çerçevesinde çözümlenmelidir. Ayrıca eğitimsiz kadınlarımızın meslek edinme kursları vasıtasıyla eğitilerek işgücüne katılması sağlanmalıdır. Çalışan annelerin çocuklarının kreş, servis veya bakıcı ücreti gibi ihtiyaçları karşılanmalıdır.
5. KADINA ŞİDDET: Kadına şiddet hareketleri artarak devam etmektedir. Bunu ortadan kaldıracak önlemler bir an önce alınmalı, yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu vesile ile üzerimizde büyük emekleri bulunan başta şehit anneleri olmak üzere bütün annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
6. EĞİTİMİN DURUMU: Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri de, eğitimdir. Öğrencilerimiz girdikleri bütün ulusal ve uluslararası sınavlarda başarısız olmaktadırlar. Eğitimin amacı, çocuklarımızı ve gençlerimizi hayata ve bilgi toplumuna hazırlamaktır. Bunun için Milli Eğitim politikası, mutlaka siyaset üstü tutulmalı ve sık sık değiştirilmemelidir. Eğitim sistemimiz, “sınav odaklı” olmaktan çıkarılıp, öğrenci merkezli hale getirilmelidir. Sistem, yeniden milli hedefler doğrultusunda, bilim ve teknolojideki çağdaş gelişmeleri yakından takip edecek bir biçimde yapılandırılmalıdır. Bunun için Talim ve Terbiye Kurulu yeniden eski işlevine kavuşturulmalıdır. Yüksek teknolojili üretim teşvik edilmeli, bu teknolojiyi üretip geliştirilecek insan gücü planlaması yapılmalıdır. Eğitimi yaygınlaştırmak kadar, topluma öncülük edebilecek üstün nitelikli insan sayımız hızla artırılmalıdır.
Yeteri kadar okul, yurt ve sosyal tesis yapılmalı, ihtiyaç sahibi öğrenciler pansiyonlu okullarda veya devletin yurtlarında barındırılmalı, burs ihtiyaçları karşılanmalıdır. Böylece çocuklarımızın denetimsiz oluşumlar tarafından istismarı önlenmelidir.
7. UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI: Son yıllarda uyuşturucu ve madde bağımlılığı ortaokul sıralarına kadar inmiştir. Bu konuda polisiye tedbirler dışında eğitim, tıbbi tedavi ve psikolojik destek gibi önlemler alınmıştır.
8. TÜRKÇE’NİN KORUNMASI: Milli dil, milli kimliği kazandıran ve milli birliği sağlayan en önemli unsurdur. Bunun için resmi dil tekdir, tek olmalıdır. Bu gerçeği gören ilk u devlet adamı olan Karamanoğlu Mehmet Bey, bundan 740 yıl önce, 13 Mayıs 1277 tarihinde bir ferman yayınlayarak, o tarihten sonra bütün resmi ve özel mekanlarda Türkçe’den başka dilin kullanılmasını yasaklamıştır. 13 Mayıs tarihi, 1960 yılından bu yana Türk Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle milletimizin Türk Dil Bayramı’nı dilimize sahip çıkma şuurumuzun güçlenmesine katkıda bulunması dileğiyle kutluyoruz. Dillerinin korunması konusunda hassas olan Fransızlar ve Macarlar gibi, dilimizi koruma altına alacak bir yasa çıkarılmalıdır.
9. DIŞ POLİTİKA SORUNLARI: Özellikle dış politikada yoğun sorunlar ve yanlışlar yaşadığımız bu dönemde, milli gurur ve haysiyetimizi koruyarak dengeli bir dış politika sürdürülmeli ve özellikle komşularımızla iyi ilişkiler kurulması için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bunun yanında iki süper güç olan ABD ve Rusya ile ilişkilerin ölçülü ve dengeli bir şekilde sürdürülmesine özen gösterilmelidir. Ülkemizin gündemindeki önemli dış politika sorunları ile ilgili görüşlerimiz aşağıda belirtilmiştir:
a) TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ: ABD’nin; 30 yıldır PKK’ya, son altı yıldır da Peşmerge, PYD, YPG gibi Türkiye’ye düşman bölücü terör örgütlerine verdiği destek, Irak’ta Başika’da ve diğer bölgelerde mevcut Türk birliklerine karşı hasmane tutumu, Munbiç ve Suriye’nin diğer bölgelerinde ağır silahlarla desteklediği Kürt işgalcileri ile Amerikan bayraklı gövde gösterileri, Suriye’nin kuzeyinde Rojova koridorunun oluşturulmasına destek vermesi, Kıbrıs’ta Rum Yönetimi ile işbirliği yaparak Kıbrıs’ın güneyindeki petro-gaz yataklarının Amerikan şirketlerine peşkeş çekilmesini sağlaması gibi davranışların, stratejik ortaklıkla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, Türkiye-ABD ilişkileri, İncirlik hava üssü dahil, yeniden gözden geçirilmeli ve Türkiye’nin menfaatlerine göre düzenlenmelidir.
b) RUSYA VE İRAN’LA İLİŞKİLER: Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacının % 80’i Rusya ve İran’dan temin edilmektedir. Bu ülkelere enerji bağımlılığımız bulunmaktadır. Tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarımız bulunan bu iki ülke ile iyi komşuluk ilişkileri içinde bulunmak bütün tarafların menfaatinedir.
c) AB İLE İLİŞKİLER: Son dönemde Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen bazı AB ülkeleri nedeniyle AB ile ilişkilerimizde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. AB ile ortaya çıkan sorunlar, başta turizm sektörü olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkilemektedir. Son olarak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, parlamenter sistem dışı arayışlarımız nedeniyle, 2004’te sona erdirdiği denetim sürecini, 2017’de yeniden başlatmıştır. Bunlara kızıp sertleşerek yanlış adımlar atılmamalı, AB yolundaki yarım asrı aşan tarihi süreci dışlayarak yeni arayışlar içine girilmemelidir.
d) SURİYE GÖÇMENLERİNİN DURUMU: Suriye savaşı sırasındaTürkiye’ye gelen göçmenlerin sayısı, dört milyon civarındadır. Suriyeli göçmenlerin vatandaşlığa kabulü, ülkenin demografik yapısını bozacağı gibi, ileride büyük sorunlara da yol açacaktır. Yapılması gereken Suriye savaşının en kısa zamanda barışla çözüme ulaştırılıp, göçmenlerin ülkelerine dönmeleri sağlanmalıdır. Bu arada Suriyeli göçmenlerin eğitimi ve topluma uyumu konusundaki çalışmalara önem verilmelidir. Ayrıca sınırlarımızın dışında, Suriye’nin kuzeyinde göçmenlerin barınacağı “güvenli bölge oluşturulması” tezinde ısrar edilmelidir.
e) IRAK TÜRKMENLERİNİN DURUMU: Ezelden beri Türk olan ve Irak Anayasasına göre, Irak Merkezi Hükümetine bağlı olması gereken Kerkük’te bütün kurum ve kuruluşların binalarına Kürt bayrağı asılmış, asmayan kurumlar hakkında Valilik tarafından adli işlem yapılması kararı alınmıştır. Bu durum, ABD ve Irak Merkezi Hükümetince görmezden gelinmekte, Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimine peşkeş çekilmektedir. Yeri ve yurdu kalmayan Telaferli perişan durumdadır. Irak’taki Türkmen varlığının bekası, Türkiye’nin, anavatanımızın bekası ile yakından ilişkilidir. Bunun için Türkiye’deki siyasilerin, milli siyaseti iç siyaset ile karıştırmayarak, Türk varlığını ve Türkiye’yi ilgilendiren bu hayati konuya sahip çıkmaları gerekmektedir.
f) KKTC VE EGE ADALARI: Kıbrıs’ta KKTC’yi dışlayarak Enosis kararları almaktan çekinmeyen, dengeleri değiştirmek isteyen Rum kesiminin ve Yunanistan’ın uluslararası anlaşmaları yok saymaları kabul edilemez. KKTC, siyasi ve kültürel bir varlık olarak korunmalı, egemenlik haklarına saygı gösterilmeli, Türkiye’nin anlaşmalardan doğan haklarından kesinlikle vazgeçilmemelidir. Ege’deki 18 Türk adasında halen devam eden Yunan işgaline derhal son verilmelidir.
g) TÜRK DÜNYASININ SORUNLARI: Çinlilerin Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine uyguladıkları baskı ve eritme politikasına karşı hükümetimiz, ciddi girişimlerde bulunmalıdır. Bu politikalara direndiği için Türkiye’ye sığınan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz kesinlikle Çin’e iade edilmemelidir. Ayrıca Azerbaycan toprağı olan Karabağ’daki Ermeni işgaline karşı egemenlik mücadelesi veren kardeş Azerbaycan’ın yanında yer alınmalıdır. Ahıska Türkleri ve Kırım Türklerinin sorunları ile de yakından ilgilenilmelidir. Son zamanda ihmal edilen Türk Dünyası ve kardeş Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler çok yönlü olarak arttırılmalıdır.
Aydınlar Ocakları olarak, Türk Kurtuluş Savaşı‘nın temellerinin atıldığı Samsun ilimizde gerçekleştirdiğimiz 45. Büyük Şûramızda alınan bu kararların, milletimizin geleceği ve bekası konusunda olumlu katkılar sağlamasını temenni ediyoruz. Önümüzdeki hafta kutlanacak olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını, ülkemize barış, huzur ve refah dolu günlerin müjdecisi olması dileklerimizle kutluyoruz. Bu aziz vatanı ve Cumhuriyet’i bizlere armağan eden tarihimizin tüm kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Yakın bir zamanda kavuşacağımız mübarek Ramazan ayının da ülkemize barış, huzur ve esenlik getirmesini diliyor, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi, Adana Aydınlar Ocağı, Adıyaman Mimar Sinan Aydınlar Ocağı, Anadolu Aydınlar Ocağı, Avrupa Aydınlar Ocağı, Balıkesir Aydınlar Ocağı, Başkent Aydınlar Ocağı, Çanakkale Aydınlar Ocağı, Çorum Aydınlar Ocağı, Harput Aydınlar Ocağı, Iğdır Aydınlar Ocağı, Isparta Aydınlar Ocağı, İnegöl Aydınlar Ocağı, İzmir Dokuz Eylül Aydınlar Ocağı, Kocaeli Aydınlar Ocağı, Malatya Aydınlar Ocağı, Manisa Aydınlar Ocağı, Ondokuz Eylül Aydınlar Ocağı, Ordu Aydınlar Ocağı, Sakarya Aydınlar Ocağı, Samsun Aydınlar Ocağı, Sinop Aydınlar Ocağı, Sivas Aydınlar Ocağı, Tekirdağ Aydınlar Ocağı, Trabzon Aydınlar Ocağı